24 Kasım 2024, Pazar Gazete Oksijen
09.07.2021 04:30

Bulgur varken kinoa’ya kim bakar?

Amerika’dan Avrupa’ya birçok yiyecek 16. yüzyılda taşınırken kinoa 400 yıl bekledi. Bugünlerde ise her yemeğe girdi. Maymuncuk misali tüm kapıları açıyor, tıpkı bizim bulgur gibi

2000’li yılların başında Şili’ye yaptığım bir seyahatte ilk defa kinoa gördüm ve tattım. Daha Avrupa’da tanınmayan bu yiyeceğin dokusuna, tadına hayran olmamak mümkün değildi. Bu irmiğe mi, ince bulgura mı benzediğine karar veremediğim lezzet, bugün tüm dünyada ve Türkiye’de çok moda. Neredeyse bütün zincir mağazalarda, restoran ve kafe menülerinde bulmak mümkün. Gluten içermediği için tercih edenlerden, moda olduğu için tüketenlere kadar birçok müşterisi var.  Kinoa Güney Amerika’da yemeğin yanında pirinç pilavı gibi ikram edilirken bugün yemeklerin temelinde pirinç, bulgur, irmik gibi bile kullanılıyor. Tadı tahıl gibi olan bu yiyecek aslında bir bitkinin tohumu ve tahıl familyasına ait değil. Ispanakgillere daha yakın akraba. Biz tohumunu yerken Güney Amerika’da bitkinin yeşili de yeniyor. Kinoadan risotto yapan mı istersiniz, salataya ekleyen mi, yulaf gibi sabah kahvaltıda bowl’da kullanan mı, dolma içinde pirinç yerine kullanan mı, köftesini yapan mı? Maymuncuk gibi her kapıyı açan bir malzeme kinoa. Tahılımsı tadı ve kumlu dokusu da neden bu kadar dünyada benimsendiğini anlatıyor. Amerika kıtasından Avrupa’ya 16. yüzyılda taşınan birçok yiyecekten farklı olarak 20. yüzyılı beklemesi gerekti kinoanın dünya ile tanışması için. 

Oğul Türkkan
Oğul Türkkan