Birkaç sene önce bir Yunan lokantasında kocaman bir tabak makarnanın üzerine aynı kiloda bir karavida ile bir ıstakoz sipariş ettim. Amacım hem çok sevdiğim bu kabuklu lezzetleri yemek ama bir taraftan da ikisinin tadını karşılaştırmaktı. Sanırım karavidanın kıskaçları olmadığından eti kuyruğunda daha zengin ve sıkı diye düşündüm. Gerçi ıstakozun eti biraz daha tatlı, karavida’nınki biraz daha toprağımsıydı ama ıstakoz ithalken, karavide Ege’den çıkmaydı. Evet son kararım karavida oldu. M.Ö. 700’lü yıllarda İzmit Körfezi’nde Astakoz adında bir kent varmış. Kentin sikkelerinin üzerinde ıstakoz resmi var. Tahmin edeceğiniz gibi bolca ıstakoz çıkan körfezde bu lezzet sıkça tüketilirmiş. Zaman içinde biz körfezi kirlettikçe ıstakozlar yöreyi terk etmişler haliyle.
Tren yemeğinden...
New York’un ünlü Central Station tren istasyonunun altında tarihi bir lokanta vardır. Oyster Bar adındaki lokanta istiridye ve ıstakozları ile ünlüdür. New York’ta denizin temiz olduğu zamanlarda körfezden bolca çıkan ıstakoz, ucuza tren ile seyahat eden düşük gelirlilere satılırmış bu lokantada. Istakoz seyahat ile özdeşleşmeye başlayınca da ilk pulman trenlerde, daha sonra uçakların birinci sınıfında ıstakoz ikram etmeye başlamışlar. Körfez kirlenince ıstakozlar çekilmiş ve fiyatı da yükselmeye başlamış. Şimdi ıstakozlar Maine denizinden getiriliyor ve maalesef cep yakıyor. Yolculuklarda da ıstakoz yerine peynirli sandviç ikram ediyorlar artık.
