Çocukluğumda ilk kavurma yediğimde pek hoşlanmamıştım kokusundan. Bu koyun kokan soğuk, aromatik ve yağlı et ağır gelmişti bana. Daha sonra kurban bayramlarında gördüm kavurma hazırlandığını. Kilolarca et kazanlarda kavrulup yağı iyice eriyinceye kadar pişiriliyor, sonra da kaplara basılıyor, üzerine de etin yağı dökülüp soğutuluyordu. Yağı donunca hava almadığından ve pişerken tüm mikroorganizmalar öldüğünden aylarca saklanabiliyordu bu kavurmalar. Bir anlamda et konservesi yapılıyordu aslında. Sonraları kavurmalı yemekler karşıma çıkmaya başladı. Kavurmalı pide, kavurmalı kuru fasulye, kavurmalı yumurta, kavurmalı tost, kavurmalı börek, gözleme, pilav derken ne kadar çok kavurma seviyormuşuz meğer dedim kendi kendime.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim