
Sönmez Köksal, Orta Doğu tarihinin en çalkantılı dönemlerinden birinde 1 Ağustos 1979 tarihinde Ankara’da Dışişleri Bakanlığı’nın Orta Doğu ve Afrika Dairesi’nin başına getirildi, “Daire Başkanı” unvanı ile. Henüz 39 yaşında genç bir diplomattı.
O sırada Ecevit hükümeti iş başındaydı. Ancak kısa bir süre sonra 14 Ekim’de yapılan seçimleri CHP kaybedince Başbakan Bülent Ecevit istifasını verecekti. Bu hükümetin yerine AP lideri Süleyman Demirel’in başbakanlığında, Prof. Necmettin Erbakan’ın liderliğindeki Milli Selamet Partisi’nin dışarıdan desteklediği azınlık hükümeti kurulacaktı.
Orta Doğu’daki depremin sert dalgalarının birbiri ardına vurduğu bir yıldı 1979. Şubat ayında İran’daki Şah rejimi yıkılmış ve “İslam Devrimi” gerçekleşmiş, yılın sonunda 24 Aralık 1979 tarihinde Sovyetler Birliği Afganistan’ı işgal etmişti. Bu arada, İran ile Irak arasında hızla savaşa doğru tırmanmakta olan gerginlik Ankara’da büyük bir tedirginlikle izleniyordu.
İşte bütün bu gelişmeler Sönmez Köksal’ın başında bulunduğu Orta Doğu Dairesi’nin, kendi ifadesi ile bir ‘kriz yönetim merkezi’ gibi çalışmasına yol açmıştı.
Köksal, “bu olayların o dönemde Ankara’nın tehdit algılarında büyük endişe yarattığını ve aynı zamanda Türkiye’nin de terör sarmalına girdiği bir dönemle kesiştiğine” dikkat çekiyor.
Dışişleri Bakanlığı’nda askerlerin başkanlığında iç ve dış tehdit toplantıları
Bu gelişmeler karşısında Dışişleri Bakanlığı’nda haftada bir ‘Dış Tehdit Değerlendirme Kurulu’ toplantıları düzenlenmeye başlanır. Bu toplantıda askerlerin de kuvvetli bir katılımı söz konusudur. Bu toplantılarda bölgedeki gelişmeler hakkında Dışişleri Bakanlığı adına bilgi verme görevi Orta Doğu Dairesi Başkanı olarak Sönmez Köksal’dadır.
Bu konudaki bilgiler Büyükelçi Sönmez Köksal’ın daha sonra Dışişleri’nde 1986-1990 yılları arasında Bağdat Büyükelçisi olarak görev yaptığı dönemini anlattığı ve bundan kısa bir süre önce yayımlanan “Bağdat Güncesi” adlı kitapta yer alıyor.
Köksal’ın kitaptaki anlatımına göre, daha sonra bu kurulun ismi değiştirilerek “İç ve Dış Tehdit Değerlendirme Kurulu”na dönüştürülmüştür. Köksal, kurulun başkanlığını Korgeneral Sabri Yirmibeşoğlu’nun yürüttüğünü yazıyor.
Kitapta daha sonra orgenerallik rütbesine terfi edecek olan Korgeneral Yirmibeşoğlu’nun o tarihteki unvanı yer almıyor. Ancak o dönemde Ankara’daki karar alma mekanizmasının işleyişinde özellikle güvenliği ilgilendiren konularda bakanlıklar arası koordinasyon görevinin Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tarafından yürütüldüğü göz önünde bulundurulduğunda, Korgeneral Yirmibeşoğlu’nun MGK adına katılmış olması en kuvvetli ihtimaldir.
Kurulda yasa metinleri hazırlanıyordu
Peki ne görüşülüyordu bu iç ve dış tehdit değerlendirme kurulu toplantılarında?
Köksal, “Korgeneral Sabri Yirmibeşoğlu’nun başkanlığındaki kurul çalışmaları adeta 12 Eylül’ün ayak sesleri niteliğindeydi” diye yazıyor hatıratında.
Bunun nedeni, “ileride yapılacak teknik düzenlemelerin teknik bakanlık yetkililerinin de yardımlarıyla gözden geçirilmesi, yasa metinlerinin hazırlanıyor” olmasıydı.
“Toplantıda çalışmalar bu noktaya gelince ben ve beraberimdeki arkadaşlarım genellikle kendi bürolarımıza dönüyorduk” diye anlatıyor.
Bir başka anlatımla, “ileride çıkartılacak yasalar”ın hazırlıkları Dışişleri Bakanlığı’nın bir toplantı salonunda askerlerin başkanlık ettiği bir toplantıda ele alınıyordu. Kitapta bu hazırlıkların ayrıntıları konusunda açıklık yok. Ancak bu çalışmaların ağırlıklı olarak terörle mücadele alanında ileride çıkartılması tasarlanan ve birden çok bakanlığın ilgili ve görev alanına giren mevzuata ilişkin olduğu sonucunu çıkartabiliriz.
“Teknik bakanlıklar” ile kasıt herhalde İçişleri ve Adalet Bakanlıkları olmalıdır.
Durumu bildirdiği bakan teşekkür etmekle yetiniyor
Sönmez Köksal bu durumdan rahatsız olur. Ve meseleyi üst makamlarına aktarmaya karar verir. Kitabında, bu konuda izlediği hareket tarzını ve bunun sonucunu şöyle anlatıyor:
“Bu çalışmaların Dışişleri Bakanlığı’nda ve bizlerin bulunduğu toplantılarda yapılıyor olmasından ve gittikçe yoğunlaşmasından duyduğum rahatsızlığı (Dışişleri Bakanlığı) Genel Sekreteri Özdemir Yiğit’e aktardığımda ‘Bu olup bitenleri git Bakan’a anlat’ dedi. Talimatı üzerine durumu Bakan Hayrettin Erkmen’e aktardım.”
Peki AP’li Dışişleri Bakanı Erkmen’in askerlerin hazırlıklarından kendisini haberdar eden diplomata yanıtı ne olmuştur?
Köksal, bu sorunun yanıtını şöyle veriyor:
“Teşekkür etmekle yetindi...”
Ve Erkmen gensoruyla düşürülüyor
Hayretten Erkmen, o dönemde Adalet Partisi içinde siyasi şahsiyet olarak büyük bir siyasi tecrübeyi temsil ediyordu. Adnan Menderes’in başbakanlığındaki Demokrat Parti hükümetlerinde çalışma ve ticaret bakanlıkları gibi görevlerde bulunmuştu. 27 Mayıs darbesinde askerler tarafından tutuklanarak Yassıada’ya gönderilmiş, burada yapılan tartışmalı yargılamalarda mahkum edildikten sonra Kayseri ve İstanbul Toptaşı cezaevlerinde üç yıla yakın süre hapis yatmıştı. Erkmen, 12 Ekim 1964 tarihinde çıkartılan afla serbest kalmıştır.
Yeniden AP’den siyasete giren Erkmen 1975 yılında yapılan ara seçimde Giresun’dan senatör seçilmiş ve 1979 ekim ayında kurulan AP azınlık hükümetinde Dışişleri Bakanlığı görevine getirilmiştir.
Sönmez Köksal, kitabının bu bölümünde Dışişleri Bakanı Erkmen’in yaptıkları bu konuşmanın üzerinden 3-4 ay geçmeden TBMM’de gensoru önergesiyle istifaya zorlandığını da hatırlatıyor.
Bu anlatımından, kendisinin Dışişleri’ndeki hadiseyi Erkmen’e aktarmasının muhtemelen 1980 yılı mayıs ayı gibi bir zaman aralığına denk geldiğini anlıyoruz.
Erkmen, MSP’nin verdiği ve CHP’nin de kuvvetle desteklediği bir gensoru önergesinin TBMM Genel Kurulu'nda, kabulüyle 5 Eylül tarihinde, darbeden 1 hafta önce bakanlıktan düşürülmüştür. MSP’nin gensoru önergesinde dokuz ayrı başlıkta Türk dış politikasının durumuyla ilgili ağır eleştiriler yöneltiliyordu.
Kendisine yöneltilen birinci suçlama MSP lideri Prof. Erbakan’ın imzasının en başta yer aldığı önergede şöyle ifade edilmişti:
“Sayın bakan göreve başlar başlamaz bizi neticede Avrupa’ya vilayet yapacak, Türkiye’yi İslam dünyasından ayırıp Batı ile siyasi birleşmeye müncer olacak Ortak Pazar’a sokmaya teşvik etmiştir.”
Erkmen hazırlıklardan haberdardı
Her halükarda Köksal’ın aktarımlarından, Erkmen’in 5 Eylül tarihinde bakanlıkta Dışişleri mensuplarına veda ederken askerlerin başında bulunduğu bakanlıkta ileriye dönük bazı yasa hazırlıkları yürütmekte olduklarından haberdar olduğunu anlıyoruz.
Peki bu durumu dönemin başbakanı Süleyman Demirel’e bildirmiş miydi?
Bugün her ikisi de hayatta olmadıkları için sorunun yanıtını bilmiyoruz.
Ama 12 Eylül’de askeri darbenin gerçekleştiğini ve öncesinde başlamış olan bu hazırlıkların Milli Güvenlik Konseyi tarafından aşama aşama uygulamaya konulduğunu biliyoruz.
Köksal, bu arada Dışişleri’ndeki yaz kararnamesiyle 31 Ağustos 1980 tarihinde Türkiye’nin Brüksel’deki AET (AB) delegasyonunda ‘Daimi Temsilci Yardımcılığı’ görevine başlar. 12 Eylül darbesi haberini duyduğunda Brüksel’dedir.
Ve yıllar sonra kitabını kaleme alırken, o günlerde Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Büyükelçi Özdemir Yiğit’in bir gün baş başa olduklarında kendisine “Sönmez, bizim gitme vaktimiz geldi” dediğini “dün gibi” hatırlayacaktır.
Sönmez Köksal, 1986-90 yılları arasında Bağdat Büyükelçiliği, 1990-92 yılları arasında Türkiye’nin Avrupa Konseyi nezdinde Daimi Temsilciliği görevlerinde bulunmuş, ardından 1992 yılında altı yıl süreyle yürüteceği MİT Müsteşarlığı görevine getirilmiştir. 1998-2002 yılları arasında da Türkiye’nin Paris Büyükelçisi olarak görev yapmıştır.
“Sönmez Köksal, Bağdat Güncesi/Türkiye, Ortadoğu ve Dünya İçin Kritik Yıllar” Kronik Kitap, 1 Ağustos 2025.

YAZIYI TAMAMLAYICI EK
Hayrettin Erkmen Orgeneral Saltık’a “Ordu müdahale edecek mi” diye soruyor ve aldığı yanıt…
Hayrettin Erkmen’in 2023 yılında yayımlanan “İki Dem Bir Demokrat” başlıklı anılarında Sönmez Köksal ile arasında geçen konuşmaya değinilmemekle birlikte, gensoruyla bakanlıktan düşürülmesinden 3 gün önce 2 Eylül 1980 tarihinde dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Haydar Saltık ile yaptığı ve darbe ihtimalinin gündeme geldiği ilginç bir diyalog yer alıyor. (Sayfa 98, 15 no’lu dipnot)
Bu diyalog, o sırada Genelkurmay İkinci Başkanlığı görevinden Ege Ordu Komutanlığına atanan Orgeneral Saltık’ın Dışişleri Konutu’nda kendisine veda ziyaretine geldiğinde geçmiştir.
Anılarındaki aktarıma göre, Erkmen “Paşam, bir çıkmaza sürüklenmiş durumdayız. Bu çıkmazdan nasıl çıkabileceğimiz hakkındaki fikrinizi öğrenebilir miyiz?” diye sorar.
Orgeneral Saltık “Anladım sayın bakanım, ordunun müdahaleyi düşünüp düşünmediğini soruyorsunuz bana” diye karşılık verince, Erkmen “Evet, onu öğrenmek istemiştim” der. Orgeneral Saltık, bunun üzerine şunları söyler:
“Ordu müdahaleye hevesli değildir. Çünkü girişilen müdahaleler ordunun prestij kaybına neden olmuştur. Ama bıçak kemiğe dayanmışsa bilinmez ne olacağı…”
Erkmen “Ne zaman bıçak kemiğe dayanmış sayılır” diye sorar orgenerale ve şu yanıtı alır kendisinden:
“Seçim yapamazsınız veya yapar da gene bu iki küçük partiye muhtaç kalırsanız, bıçak kemiğe dayanmış sayılır….”
Demirel’den Saltık’ın sözlerini kendisine aktaran Erkmen’e: “Bizden iyi hükümet mi bulacaklar? Bize kıymazlar, kaygılanmayın...”
Orgeneral Saltık, Erkmen’in yanından ayrıldıktan sonra Çankaya’daki Dışişleri Konutu’nun hemen yanında bulunan ve Demirel’in başbakanlık ofisi olarak kullandığı binaya geçer. Bu kez de Başbakan Demirel’e veda edecektir. Erkmen de hemen ardından Demirel’in bulunduğu binaya giderek Orgeneral Saltık’ın odadan çıkmasını gözlemeye başlar. Çıkınca Demirel’in yanına girerek biraz önce aralarında geçen konuşmayı aktarır.
Demirel’in kendisine verdiği yanıt şu olur:
“Ne demek, yani müdahale mi yapacaklar? Her istediklerini yerine getiriyoruz. Bizden iyi hükümet mi bulacaklar? Bize kıymazlar, kaygılanmayın...”
Erkmen, anılarının bu bölümünde, Demirel ile arasında geçen bu konuşmayı daha sonra isim vermeden gazeteci Cüneyt Arcayürek’e anlattığını, Arcayürek’in de Demirel’e aktardığını yazıyor. Ancak Demirel, o gün Erkmen ile arasında geçen bu konuşmayı inkar etmiştir. Erkmen, kitabında bu konuda kaynak olarak Cüneyt Arcayürek’in “Namı 864 Rakımlı Tepe” kitabına da göndermede bulunuyor.
Bu arada, Erkmen- Saltık-Demirel arasında 2 Eylül 1980 tarihinde geçen bu konuşmalardan 10 gün sonra 12 Eylül darbesi gerçekleşmiştir. Askeri müdahalenin kilit isimlerinden biri olan, uzun bir zamandır “Bayrak Planı” adı altındaki darbe hazırlıklarını karargahta bizzat koordine etmiş olan Genelkurmay İkinci Bakanı Orgeneral Saltık, Ege Ordu Komutanlığına gitmeyip Ankara’da kalmıştır. Genelkurmay’daki görevine ek olarak Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliği görevini de üstlenmiştir.
Erkmen, anılarında “Süleyman Demirel’in müdahalenin kapıya çoktan dayanmış olduğunu fark etmemiş olduğunun anlaşıldığını” belirterek, “Demirel askeri müdahale ihtimaline ve bu maksatla hazırlıklar yapıldığına inanmıyordu” diye yazıyor.

“İki Dem Bir Demokrat, Eski Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen’in Anıları”. Hazırlayanlar: Emine Gürsoy Naskali, Haluk Kardaş, Oğuz Selim Başar. Yapı Kredi Yayınları, 2023.