Pazar
3 gündür Marvy’deyim. Bugün eve döndüm. B’ ve Kenz evdeler. Bana yemek hazırlamışlar. Kenz pilav yapmış. Geçen sefer geldiğinde ona göstermiştim nasıl diye, arada Selanik’te kendi evinde yapmaya devam etmiş, şimdi gayet güzel pilav yapıyor. Yine çok iyiydi. B’ dondurucudaki somonlardan çözdürmüş, Türk somonu, onu odun ateşinde ızgarada içi az pişmiş, derisi dışı kıtır tam kıvamında pişirdi. Yanına buharda bezelye. Bana da somona bir bearnaise yapar mısın dediler, yaptım elbette. İnsan yoldan eve gelip kendisini düşünen, hazırlık yapan, özenle davrananlara her şeyi yapar.

Pazartesi
Bugün Şakir’e gidiyoruz. Ferit ve Gudi de orada, hava da güzel, geçen pazartesi yağmur sebebiyle ertelediğimiz buluşmayı yapacağız. Sabahtan işlerimizi hallettik Ayvalık’ta. Öğlen bindik arabaya, gittik Hacıaslanlar köyüne. Merayı hayvanları dolaştık, Şakir’in soğutma havuzunun başına kurduğu masaya çöktük. Tüm yemekleri Şakir yapmış, topladığı çeşit çeşit otla, acayip lezzetli. Otların isimlerini de söyledi ama hepsini hatırımda tutamadım. Ama mesela arap saçına yumurta kırmıştı, yemelere doyamadım. Diğer bir otun da kavurması vardı, nefis. Güzel bir salata yapmış. Şahane bir bulgur pilavı, tane tane. Otlar doğadan, zeytinyağı kendi ağaçlarından, yumurtalar kümesinden, ziyafet yani. Bir de Gudi’ler yoğurt getirmiş, bata çıka yedik, yemelere doyamadık. Hava da limonata gibi, sokağa çıkma yasağı yaklaşana kadar oturduk. Güzel bir de çay demlediler, mis!Perşembe
Kapanmadan önce son gün, Sarp’la Görkem yemeğe geliyorlar. Tabii akşam yemeği yalan bu şartlarda “Gelin 12 gibi, hava da güzel, uzun uzun keyif yapalım” demiştim. Planladık, B’ yine kebap yapacak, ben de yancıları. Kaptım ben bu işi, zor işi B’ye yıkıyorum, kendim kolayına kaçıyorum. Ama yine de lavaş falan el alıyor Allah için.