Her gün işe gidiyorum, yani her gün personel öğle yemeği pişiriyorum. Bir gün önceden kalan tavukla yaptığım papara ise gerçekten nefis oldu
15 Ekim
Evet yeni dönem başladı. Seyahatte olmadığım sürece her gün işe gidiyorum. Yani her gün öğlen personel yemeği pişiriyorum. Dün Ayvalık Perşembe pazarına gittik. Bir sürü şeyin yanı sıra pancar da aldım. Pancarları haşlamaya koydum, o sırada tıfıllar da yapraklarını ve saplarını temizledi, dolaba ayırdık. İşte bugün o yapraklar ve saplar öğle yemeği oldu. İşe salata doğranan soğanları kavurarak başladım. Sonra küp küp havuç, derken, küp küp kereviz. Sırasıyla pancar sapları ve yaprakları. Her şey kavrulup ateşten alınca, içine bolca taze soğan, maydanoz, dereotu ve nane, biraz da sarımsak. Bir de dünden kalan bir avuç bulgur pilavı vardı onu da içine kattım, dağıttım. Sonra içine göz göz yumurta, adam başı ikişer. Fırına attım, fırının buhar desteğiyle de sulu sulu yumurtalar oldu. Bir de sarımsaklı ekmek yanına, doyduk şükür. Hem de nefis tarafından. Akşam için, canım tavuk istiyor diye, dipfrizdeki gezen tavuklarımın sonuncusunu çıkarmıştım, iki günde buzdolabında usul usul çözüldü. Sonra da bir marineye girdi, bir gece de bekledi. Bu dündü, bu akşama pişecek. Vakitli çıkardım, oda sıcaklığına gelsin diye. Marinesindeki aromatik otlardan fırın tepsisinin tabanına koydum. İçine ve etrafına bolca kabuklu diş sarımsak, dörde bölünmüş yeşil mandalinalar. Tavuğu da bacaklarından ve kanatlarının altından bağladım. 170 derecede yaklaşık 1 saat 20 dakikada pişti. Yanına bir salata da yaptık, bir kadeh şarapla keyfi tam oldu. Haa, tabii, bir tavuğu iki kişi bitiremedik, ve kalan etleri hemen didikledim, karkası da atmadım, bakalım yarına ne olacak?
16 Ekim
Dün akşamdan kalma tavuk var. Kalan karkası suya koyup kaynattım, tavuk suyu oldu. Dün akşam zaten etleri didikleyip öyle bırakmıştım. İşte bunların hepsi bugün kolay yollu öğle yemeği oldu. Bayat ekmekleri sarımsaklı zeytinyağına bulayıp fırınladım. Kıtırdak oldular. Üstlerine didiklenmiş tavuk etleri, bir de dipfrizden bir poşet haşlayıp dondurduğum nohuttan ekledim. Tabii nohutu önce karkastan çıkan tavuk suyuna attım, çözüldüler, ısındılar, tazelendiler. Nohutlarla beraber tavuk suyunu da ekmeklerin üstüne gezdirip boca ettim. Ocakta kısık ateşte 7-8 dakika tıngırdadılar. O arada tavada zeytinyağı kızdırdım, o kızgın yağı taze nane ve mercanköşk, bir de kuru nane attım, coss etsin diye. Hemen altını kapayıp tavuklu paparanın üstüne döktüm. Nefis oldu! Mis!
18 Ekim
B’ ile İstanbul’a geldik. Ben yarın sabahtan Ali’nin rotası için Maksut’la Diyarbakır’a uçuyorum. BMWlicious projesinin bu seneki son rotası için Ali Adana, Mersin, Antep, Antakya, Mardin yolunu yapıp yarın son durağı Diyarbakır’a geliyor, biz de Maksut’la onunla buluşmaya gidiyoruz. Ama bu arada bu İstanbul’daki tek akşamımızda güzel bir yemek yiyelim dedik. Ben de, epey oldu, tekrar yiyesim var, Murat Deniz Temel’in Alaf’ına gitmek istedim. İyi ki de gittik, nefis bir yemek, şıkır şıkır Boğaz, soğuk ama berrak hava.... Bayıldık. Çiğden bir palamut, pancar salatası, acayip iyi bir zargana yedik. Şahaneydi.
19 Ekim
Erkenden uçtuk, bütün gün dünyaları yedik, acayip iyi ağırlandık ama bunların hepsini anlatmak Ali’nin hikayesi, onun için ben bir şey yazmıyorum. Ama çok çok iyi bir gün geçirdiğimizi söyleyebilirim.
20 Ekim
Diyarbakır dönüşü, İzmir’e uçtum, oradan da eve. Giderken dipfrizdeki son oğlak butunu +4’e çıkarmıştım. Yavaş yavaş çözülsün diye. Zaten çözülmenin olayı budur: Dondurucudaki eti normal buzdolabına çıkarır, yavaş yavaş çözülmesine izin verirsin. Böylelikle dokuda problem olmayacağı gibi, gıda güvenliği açısından da doğrusu budur. Eve döndüğümde oğlak butu çözülmüş olarak beni bekliyordu. Zaten süt gibi, ekstra marinasyona gerek yoktu. Koydum bir döküm tencereye, tuz, değirmen karabiber ve çiğ krema ile kısık ateşte tıngır mıngır pişirdim. Yarı yolda bir ters yüz ettim, o arada taze nane ve dereotu da ekledim. Yaklaşık 2 saatte hazır oldu. Kreması da kalınlaşıp sos oldu. Yanına bir sade bulgur pilavı, yemelere doyamadık.