18 Kasım 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 27.04.2022 16:52 | Son Güncelleme: 27.04.2022 18:07

Nükleer enerji, Avrupa'nın Rusya bağımlılığını kesebilir mi?

Rusya’nın Ukrayna işgali sonrası pek çok Avrupa ülkesi enerji bağımsızlığını sağlamak için nükleer enerjiye tekrardan döndü. Ancak nükleer teknolojinin yerinde sayması ve daha da pahalılaşması, onu destekleyenler için büyük bir engel oluşturuyor. 
Nükleer enerji, Avrupa'nın Rusya bağımlılığını kesebilir mi?

Liz Alderman ve Stanley Reed / The New York Times

Kuzeybatı Fransa'da İngiliz Kanalı'nın dalgalı sularına bakan sanayi kenti Flamanville'in rüzgarlı sahilinde yükselen beton kubbe, dünyanın en güçlü nükleer reaktörlerinden birine ev sahipliği yapıyor. Ancak bu devasa santralin Fransa'nın elektrik şebekesine ne zaman güç sağlamaya başlayacağını kimse bilmiyor.

Bütçeyi 12 milyar euro aştı

İnşaat planlamanın, tam on yıl gerisinde ve bütçeyi şimdiden 12 milyar euro aştı. Bu yıl, faaliyete geçme planları bir kez daha ertelenerek 2024'e ötelendi. Flamanville'deki sorunlar eşsiz değil. Finlandiya'nın geçen ay faaliyete geçen en yeni nükleer santralinin 2009'da tamamlanması gerekiyordu.

Başkan Vladimir Putin'in Ukrayna'daki savaşı, Avrupa'yı Rus doğal gazına ve petrolüne olan bağımlılığını kesmeye itti. Nükleer güce artan ilgi, güvenilir elektrik ve yerli enerji vaat ediyor.

Nükleer geri mi geliyor?

Nükleer enerjinin savunucuları Avrupa’da baş gösteren enerji krizini çözmeye yardımcı olabileceğini, iddialı iklim değişikliği hedeflerine ulaşmak için güneş, rüzgar enerjisi ve diğer yenilenebilir teknolojileri tamamlayabileceğini söylüyor.

Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol, "Putin'in işgali, Avrupa'da enerji güvenliği konusundaki düşüncelerimizi yeniden şekillendirdi. Enerji güvensizliğinin sonucu olarak nükleerin Avrupa'da ve başka yerlerde tekrardan yükseleceğini düşünüyorum” diyor. Ancak nükleer canlanmanın önünde sayısız engel var.

Avrupa Komisyonu nükleer enerjiyi düşünmüyor

Avrupa'nın en büyük atom üreticisi Fransa’nın liderlik ettiği nükleer yanlısı ülkelerin bloğu, Almanya ve benzer düşünceye sahip diğer ülkelerle zıt düşüyor. Karşı çıkan bloğun en büyük endişesi ise radyoaktif atıkların oluşturduğu tehlike. Avrupa Komisyonu'nun Rusya'ya bağımlılığı azaltmaya yönelik yakın tarihli planında, nükleer enerji dikkate alınması gereken kaynaklar listesinin dışında bırakıldı.

Bin 600 gigavat enerji üretmek için tasarlanan, son teknoloji basınçlı su reaktörüne sahip devasa Flamanville-3 projesi uzun gecikmeler ve artan maliyetler yüzünden sekteye uğradı. Bu sorunlar santralleri genişletmeye çalışırken karşılaşılan teknik, lojistik ve maliyet engellerini simgeliyor.

Fransa AB’nin nükleer enerji lideri

Çoğu 1980'lerde inşa edilen, bir düzine ülkedeki eskimiş tesislerin ürettiği nükleer enerji, AB’nin elektriğinin dörtte birini sağlıyor. Fransa, 56 reaktörü ile bu miktarın yarısından fazlasını üretiyor.

Fransa’da Flamanville'dekinden farklı bir tasarım kullanılarak planlanan 13 adet yeni nesil nükleer reaktörden oluşan filo, en iyi ihtimalle 2035'e kadar hazır olmayacaktı. Bu da mevcut enerji krizinde fark yaratmak için çok geç demek.

Kanalın karşısında, İngiltere kısa süre önce sekiz yeni nükleer santral için hedeflerini açıkladı ancak hakikat daha farklı. Mevcut altı İngiliz reaktöründen beşinin yaşı nedeniyle on yıl içinde emekli olması bekleniyor. İngiltere'nin güneybatısındaki Hinkley Point'te uzun süredir ertelenen, Fransız liderliğindeki 25,4 milyar dolarlık dev nükleer istasyon projesi yapım aşamasındadır. Mevcut durumda tek yeni istasyon olacak projenin ilk bölümünün 2026'da faaliyete geçmesi bekleniyor. Doğu Avrupa'da projelerin ise 2030'dan önce tamamlanması beklenmiyor.

Nükleer mevcut sorunun aciliyetini çözmüyor

Bağımsız Oxford Enerji Araştırmaları Enstitüsü'nde kıdemli araştırma görevlisi Jonathan Stern, "Nükleer çok uzun sürecek çünkü projelerin tamamlanması için en az 10 yıl gerekiyor. En büyük sorunumuz Rus doğal gazından kurtulmak. Buna şu an ihtiyacımız var” dedi. Nükleer enerjiyi savunanlar, siyasi irade aracılığıyla nükleer enerjinin bir çözüm olabileceğini söylüyor.

Belçika nükleere yöneldi

Rusya'nın geçen ay Ukrayna'ya yönelik saldırısını yoğunlaştırması sonrası, Belçika hükümeti ülkenin Yeşiller partisiyle anlaşarak nükleer enerjiyi 2025 yılına kadar aşamalı olarak durdurma kararını geri aldı ve iki reaktörün ömrünü on yıl daha uzattı. Nükleer enerji, Belçika'nın 2035 yılına kadar Avrupa iklim hedeflerine ulaşması için rüzgar türbinleri ve güneş panelleri de dahil olmak üzere yenilenebilir kaynaklarına destek olarak, Rus gazına bağımlılıklarını azaltmakta yardımcı olacak.

Belçika Enerji Bakanı Tinne Van der Straeten geçen hafta hükümetin kararından dönüşünü açıklarken, "Ukrayna'nın işgali her şeyi değiştirdi. Rusya'dan ithalatımızı azaltmak istedik" diye konuştu.

Almanya nükleere yanaşmıyor

Rus doğal gazı ve kömürüne diğer tüm Avrupa ülkelerinden daha bağımlı olan Almanya, enerji krizini gidermek için nükleer güç kullanma fikrini kale almıyor gibi görünüyor.

2011 yılında Japonya'nın Fukushima kentinde meydana gelen nükleer felaketten sonra, Almanya 17 reaktörlü filosunun aşamalı olarak kaldırılmasını onaylamıştı. Geride kalan son üç nükleer santrali de kapatmayı planlıyorlar.

Almanya'nın en büyük enerji şirketlerinden ikisi, ülkenin Rusya'ya olan bağımlılığını hafifletmeye yardımcı olmak için santrallerin kapanmasını ertelemeye açık olduklarını söyledi. Ancak Berlin'in iktidar koalisyonundaki Yeşiller partisi, aralıkta kapanan üç nükleer istasyonun yeniden açılması şöyle dursun, onları işletmeye devam etmeyi bile reddetti.

Şansölye Olaf Scholz bu ay parlamentoya verdiği demeçte "Çok geçerli ve doğru olduğunu düşündüğüm nedenlerle, bunları aşamalı olarak kaldırmak istediğimize karar verdik" diyerek, Almanya'nın nükleer enerjiden çıkışını erteleme fikrinin iyi bir plan olmadığını belirtti.

Nükleer enerjinin kısıtlamaları

Nükleer enerjiyi değerli bir seçenek olarak gören ülkeler bile birçok kısıtlamaya tabi. Araştırma kuruluşu Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’nda nükleer uzman Mark Hibbs, "Bu bir gecede olmayacak" dedi.

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Fransa'da nükleer enerji rönesansı planları, tahmini başlangıç ​​fiyatı 50 milyar euro olan irili ufaklı yeni nesil atom reaktörlere dayanıyor. Bu, diğer Avrupa ülkelerinin üstlenemeyeceği veya tercih etmeyeceği büyük bir maliyet. Macron gelişmenin hızlı olmayacağının farkında. Önce endüstrinin yeni nesil nükleer enerji mühendisleri yetiştirmesi gerekiyor.

Stern, "Çoğu hükümet şartları zorluyor ancak inşa etmeye başlasalar bile süreç uzun zaman alıyor. Bütün diğer teknolojiler hızla ilerliyor ve ucuzluyor. Nükleer ise ilerlemiyor pahalılaşıyor" diye konuştu.

Fransa’nın nükleer üretimi azalacak

Columbia Üniversitesi'nde Küresel Enerji Politikası Merkezi’nden Anne-Sophie Corbeau bu sırada, 1970'lerdeki petrol krizinden sonra Fransa’da enerji bağımsızlığı için inşa edilen eski reaktörlerinin çoğunun güvenlik denetimleri için durdurulduğunu belirtti. Bu durumun, Fransız nükleer gücünün bir Rus enerji kısıtlamasıyla baş etmesini zorlaştırdığını söyledi.

Corbeau “Sihirli bir çözüm bulunmazsa Fransa'da bu yıl nükleer üretim azalacak. Ancak sihirli bir çözüm yok" dedi. Yine de Moskova'nın saldırganlığı, endüstrinin kademeli düşüşünü tersine çevirmeye sebep olabilir.

Nükleer ivme kazanıyor

Son zamanlarda bir dizi iyimser açıklama yapıldı. İngiltere'nin bu ay nükleer kapasitesini artıracağını açıklamasının yanı sıra; tek reaktörü olan Hollanda güneş, rüzgar ve jeotermal enerjiyi desteklemek için iki tane daha nükleer enerji santrali inşa etmeyi planlıyor.

Doğu Avrupa'da, Rusya'nın gölgesindeki bazı ülkeler nükleer reaktör filoları inşa etme planları yapıyordu. Nükleer savunucuları, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından bu fikrin ileri görüşlü olduğunu savunuyor.

© 2022 The New York Times Company