Rusya'nın kitle imha silahlarının kontrolünün kimin eline geçeceği endişesi, Batı'nın Devlet Başkanı Vladimir Putin'in iktidardan indirilebileceğine dair umutlarını uzun süredir azaltıyordu. Ancak Washington Post yazarı Robyn Dixon'a göre Putin ve diğer üst düzey Rus yetkililerin aylardır sürdürdükleri nükleer ataklar ve Moskova'daki analistlerin bir NATO ülkesine karşı nükleer silah kullanma konusundaki yeni tartışmaları, Putin'in atomik bir savunmadan kaçınmak için gerekli istikrarı sağlayıp sağlamadığı ya da en çok korkmaları gereken riskin kendisi olup olmadığı konusundaki şüpheleri arttırdı.
Korkuyu canlı tutmak
Son haftalarda, bazı iyi bağlantılara sahip Rus strateji analistlerinin, Ukrayna savaşında yenilgiyi önlemek ve Batı'nın Rusya'nın nükleer gücüne karşı duyduğu korkuyu yeniden canlandırmak için Moskova'nın Polonya gibi bir NATO ülkesine önleyici bir taktik nükleer saldırı gerçekleştirmesinin gerekliliğini açıkça ilan etmeleriyle, tempo daha da yoğunlaştı.
Wagner isyanından bu yana, Kremlin eski danışmanı ve etkili Rus siyaset bilimci Sergei Karaganov, Moskova'nın bunu yapması yönündeki çağrılarını ikiye katladı. Geçen ay Zor Ama Gerekli Bir Karar başlıklı bir makalede Karaganov, Rusya'ya yönelik misilleme amaçlı bir nükleer saldırı ve nükleer kıyamet riskinin mutlak minimuma indirilebileceğini savundu.
Olası bir nükleer saldırıya Washington karşılık vermez düşüncesi
Birçok Rus nükleer silah uzmanı Karaganov ve Trenin'in çağrıları karşısında dehşete kapıldı. Bir tanesi, Ivan Timofeev, bunu son derece tehlikeli olarak nitelendirdi. Kommersant gazetesinde yazan üç uzman, Uluslararası Güvenlik Merkezi uzmanları Alexei Arbatov, Konstantin Bogdanov ve Dmitry Stefanovich, Washington'un karşılık vermeyeceği fikrini son derece şüpheli ve hatalı olarak nitelendirdi.
Siyasi kaos ve iç savaş korkuları
Ardından Wagner'in paralı askerlerinin bir konvoy halinde Moskova'ya doğru ilerlemesi ve 1993 yılında Devlet Başkanı Boris Yeltsin'in milletvekillerinin isyanını bastırmak için tanklara parlamentoya ateş açma emri vermesinden bu yana yaşanan en ciddi siyasi kaosla birlikte iç savaş korkuları ortaya çıktı.
Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü John Kirby'ye göre, Wagner isyanı bu ayın başlarında ortaya çıkarken, ABD yetkilileri Moskova ile temasa geçerek Putin'e Prigozhin'in isyanının Rusya'nın iç meselesi olduğu konusunda güvence verdi. Bu güvence, Batılı liderler arasında Putin'in Batı'nın bir komplosunu sezerek ya da yenilgiden korkarak radikal adımlar atabileceği endişesini yarattı.
İsyan sona erdi ama savaşta yaşanacak yeni ve sert bir sarsıntı Rusya'da istikrarsızlığı tetikleyebilir. Quincy Institute for Responsible Statecraft'tan Anatol Lieven'e göre savaşta yeni ve büyük bir yenilgi Putin'i devirebilir ya da Putin gerilimi tırmandırıp taktik nükleer silaha başvurabilir. Analistler, gelecekte herhangi bir silahlı grubun benzer bir isyanını önlemek için Rusya'da büyük bir iç baskı öngörüyor.
Wagner savaşçıları Rostov-on-Don'da bir askeri karargahı ele geçirdikten sonra kuzeye Voronej şehrine doğru hareket ederek Voronej-45 nükleer silah depolama tesisine ulaştı. Ancak analistler, Wagner silahları hedef almış olsa bile paralı askerlerin bunları kullanamayacağını söyledi. BM Silahsızlanma Araştırmaları Enstitüsü nükleer silah uzmanı Pavel Podvig konuyla ilgili yaptığı bir paylaşımda "Wagner gibi silahlı bir grup Rusya'nın bazı nükleer silahlarının kontrolünü ele geçirip bunları bir şekilde kullanabilir ya da patlatabilir mi? sorusunun cevabı hayır. Bu neredeyse imkansız" dedi.
“Şimdilik kullanmaya gerek yok”
Petersburg'da geçen ay düzenlenen ekonomik forumda Putin, nükleer silahların Rusya'nın güvenliğini koruyacağını ancak şu anda bunları kullanmaya gerek olmadığını söyledi. Fakat bu durum nükleer silahların istikrarını koruyup korumadığını da akıllara getirdi.
Genel oturumda nükleer silahları kullanmaya istekli olup olmayacağı sorulduğunda Putin "Ne diyeyim? Tüm dünyayı korkutmak mı? Neden tüm dünyayı korkutmamız gerekiyor?" dedi.Ancak Ukrayna'nın işgalinden bu yana Putin ve aralarında Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev ve Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov'un da bulunduğu üst düzey yetkililer nükleer korku tellallığına öncülük ettiler. İlk gün işgali duyuran Putin, nükleer silahlarla ilgili açık bir imada bulunarak savaşa müdahale eden herhangi bir ülkenin tarihi boyunca hiç görmediği sonuçlarla karşılaşacağı uyarısında bulundu.
Günler sonra Rus nükleer silahlarını özel savaş hazırlığına soktu. O tarihten bu yana Rusya New START anlaşmasına katılımını askıya aldı ve nükleer silahların Belarus'ta depolanacağını açıkladı. Son nükleer uyarısında Medvedev, pazar günü Rossiyskaya Gazeta'da yayınlanan bir makalesinde nükleer kıyametin oldukça muhtemel olduğunu çünkü nükleer silah kullanımında tabu olmadığını söyledi.
Sadece NATO’ya bir gözdağı
Rusya'nın Ukrayna ya da Polonya'da nükleer silah kullanmayı ciddi olarak düşünmeye başlaması halinde, Kremlin'in söyleminde çok daha keskin bir değişim olabilir. Ancak Putin'in devletin tek koruyucusu ve kollayıcısı olduğuna dair derin inancı göz önüne alındığında, Rusya'ya yönelik varoluşsal bir tehdidi neyin oluşturacağı endişe verici bir soru. Polonya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde nükleer silahlar konusunda analist olan Artur Kacprzyk, Moskova'nın Polonya'yı vurma tartışmasının NATO'ya gözdağı vermek için tasarlanmış bir nükleer baskı biçimi olduğunu ve endişe yarattığını ama kesinlikle panik yaratmadığını söyledi.