Dana G. Smith / New York Times
Bazı longevity uzmanları, deneysel ilaçlar ya da diyet, egzersiz ve takviye protokolleriyle insan ömrünü radikal bir şekilde uzatabileceklerini iddia ediyor. Ancak yaşlanma sürecini inceleyen uzmanların çoğu yaşam süresini değil, sağlıklı olduğunuz süreyi hedef almaya çalışıyor. Yani bir kişinin ciddi (özellikle de yaşlanmaya bağlı olan) hastalıklar olmaksızın geçirdiği yılların sayısı.
Buck Yaşlanma Araştırmaları Enstitüsü Başkanı ve CEO'su Dr. Eric Verdin, "Yaşlanma karşıtı topluluğun çok sesli bir kesimi 140 yaşına kadar yaşamaktan bahsetse bile, bu alandaki çoğu ciddi insan bunu yapmıyor" dedi. Gerçekçi hedefin ise 90-95 yaş olduğunu söyledi.
Sağlık süresinin uzaması, birçok insanın hayattan beklentisiyle daha uyumludur. Ulusal Yaşlanma Enstitüsü'nde geriatri uzmanı ve bilimsel direktör olan Dr. Luigi Ferrucci, "Size yaşlı insanların ölmekten korkmadığını söyleyebilirim. Endişe duydukları şey, bir noktada aileleri için bir yük haline gelecek olmalarıdır" dedi.
İki yol var
Uzmanlar, sağlık süremizi uzatabileceğimizi düşündükleri iki ana yol var. Bunlardan ilki, zaten yapmamız gerektiğini bildiğimiz günlük sağlıklı davranışları benimsemek: Düzenli egzersiz yapmak, besleyici gıdalarla beslenmek, iyi uyumak ve sosyal bağlarımıza yatırım yapmak. İkincisi ise ilaçlar, genetik manipülasyonlar veya aşırı diyetler yoluyla yaşlanmayla ilgili hücresel süreçleri hedef alan daha deneysel yaklaşımlar kullanmaktır.
Bu yenilikçi yaşlanma karşıtı müdahalelerin solucanların ve farelerin ömrünü uzattığı ortaya çıktı. Ancak insanların da daha uzun yaşamasına yardımcı olup olamayacaklarını belirlemek onlarca yıl ve milyarlarca dolar alacaktır. Bu nedenle araştırmacılar, sağlık süremizi uzatıp uzatamayacaklarını görmek için bunlardan birkaçını insanlarda test etmeye başlıyorlar. İlaçların ya da diğer müdahalelerin kişilerin yaşlanmasını yavaşlatmasını ve hastalıkları geciktirmesini umuyorlar.
Eğer başarılı olunursa, araştırmacıların nihai hedefi, bazı kanserler, diyabet, kalp hastalığı, felç ve bunama dahil olmak üzere yaşa bağlı kronik hastalıkların neredeyse tamamını erteleyebilmek ve hatta önleyebilmektir. Verdin, "Yaşlanma yollarını hedef alarak yaşlanma sürecini yavaşlatırsınız. Umarım insanlar daha uzun yaşar ama en önemlisi daha sağlıklı yaşarlar" dedi. Ferrucci, bunun tıptaki her hastalığı kendi başına ele almaya çalışan geleneksel yaklaşımdan farklı olduğunu söyledi. Bilim insanları, parça parça bir strateji izlemek yerine, yaşa bağlı birçok hastalığı bir çırpıda durdurmak istiyor.
Sağlık süresi ve yaşam süresi birbiriyle bağlantılıdır, dolayısıyla insanlar daha uzun süre sağlıklı yaşarlarsa, muhtemelen ömürleri de daha uzun olacaktır. Yaşlılar üzerinde yapılan çalışmalar, %42'sinin 80 yaşından önce yaşa bağlı kronik bir hastalık yaşamadığını ortaya koydu. En yüksek yaşam beklentisine sahip iki ülke olan Japonya ve Singapur'da (ortalama 84 yaş), insanların sağlığı 73 yaş civarında düşmeye başladı.
Araştırmaların, deneysel yaklaşımları kullanarak yaşlanma sürecini güvenilir ve güvenli bir şekilde yavaşlatmanın mümkün olup olmadığını bize söylemesi yıllar alacaktır. Ancak hepimiz kendi kişisel sağlık süremizi uzatmak için yaşam tarzımızda bazı değişiklikler yapmaya şimdiden başlayabiliriz.
Elbette, ne kadar uğraşırsak uğraşalım, genlerimiz ya da şanssızlığımız nedeniyle çoğumuz hayatımızın bir noktasında hastalanmaya devam edeceğiz. Stanford Üniversitesi'nde tıp profesörü ve Stanford Center on Longevity'nin direktörü olan Dr. Deborah Kado, kronik hastalıkları olan insanların fiziksel kapasiteleri azalsa bile son derece anlamlı yaşamlara sahip olabileceklerini hatırlamakta fayda olduğunu söylüyor.
Belki de bir insanın hastalıkta ya da sağlıkta kaç yıl yaşadığından daha da hayati olan, sahip olduğu zamanı nasıl geçirdiği ve tutumudur. Kado, "Zaman ufkunuz ne olursa olsun, nasıl yaşamaya karar verdiğiniz son derece önemlidir. Hiçbirimiz o kadar fazla kontrole sahip değiliz ve bu yüzden asıl mesele karşımıza çıkan zorluklarla nasıl başa çıkacağımızdır. Gerçekten başarılı bir yaşamın buna bağlı olduğunu düşünüyorum" dedi.
© 2024 The New York Times Company