Birçok hastalığın temel nedeni olarak kabul edilen stresin olumlu yanları olabilir mi? Bazı araştırmalara göre stres, bağışıklık sistemini güçlendirmede, beyindeki zihinsel performansı iyileştiren bağlar kurmada ihtiyaç duyulan direnci oluşturmakta önemli bir rol oynuyor. Stresin bu etkisi ilk olarak Amerikalı psikiyatr Firdaus Dhabhar’ın New York Rockefeller Üniversitesi'nde kısa süreli stresle bağışıklık sistemi arasındaki bağlantıyı inceleyen bir araştırmasıyla ortaya çıktı.
"Stres hayatta kalmamız için var"
1990'ların ortalarında, stres neredeyse oybirliğiyle kötü olarak görülüyordu ancak Dhabhar'a göre bu mantıksızdı. Darwinci bir bakış açısıyla bakıldığında insanların hayvan atalarının hayatta kalma içgüdüleri sürekli olarak tehlikelerle sınanıyordu. Dhabhar araştırmasına dayanarak “Stresin her zaman kötü, zararlı, olumsuz bir varlık olması mantıklı değil. Savaş ya da kaç olarak da tanımlanan stres tepkisi hayatta kalmak için çok önemli. Bir ceylanın aslanın çenesinden ve pençelerinden kaçmak için bu tepkiye ihtiyacı var. Tıpkı bir aslanın yemeğini yakalamak için buna ihtiyacı olduğu gibi. Tabiat ana bize bu tepkiyi hayatta kalmamız ve gelişmemiz için verdi, bizi öldürmek için değil” sözleriyle değerlendirdi.
Son 20 yılda Dhabhar ve diğerleri, kısa süreli streslerin modern dünyada insanlara yardımcı olabileceğini gösterdi. Şu anda Miami Üniversitesi'nde profesör olan Dhabhar'ın stresin olumlu etkileri üzerine yaptığı bir Ted Konuşması, YouTube'da 30 bin kez görüntülendi.
Örneğin, yaklaşan bir yarışın gerilimi, sporcuların kardiyovasküler ve kas-iskelet sistemlerini optimum performans için hazırlamaya yardımcı oluyor. Bazı anketler, çocuk bakımının yanı sıra işleri tamamlama ihtiyacının yarattığı stresin, ebeveynlerin muhtemelen bekarlardan daha verimli olduğu anlamına geldiğini gösteriyor.
Hem hafiften orta dereceye fiziksel hem de zihinsel stres, kanda interlökin adı verilen kimyasalların üretimini uyararak bağışıklık sistemini harekete geçiriyor ve enfeksiyonlarla daha iyi savaşılmasın sağlıyor Stres çocukların daha doğmadan gelişimini bile etkileyebilir. Hamileliği sırasında hafif günlük stres yaşayan annelerin bebekleri, nispeten rahat ve stressiz bir hamilelik geçirmiş annelerin çocuklarına kıyasla, iki yaşına kadar daha gelişmiş gelişimsel becerilere sahip.
Egzersizle yaratılan stres kaslara faydalı
Stres hakkında düşünmenin çeşitli yolları da vardır. Günlük yaşamdaki olayların yarattığı baskı ve gerginliğin yanı sıra, farklı egzersiz biçimleri kaslar için stres olarak görülebilirken, çeşitli bilişsel zorluklar zihin için stres olarak kabul ediliyor.
Ocak 2017'de Fransız bisikletçi Robert Marchand, Saint-Quentin-en-Yvelines'teki bir velodromda kendi yaş grubunda yeni bir dünya rekoru kırarak manşetlere çıktı. Marchand'ın performansıyla ilgili özellikle dikkate değer olan şey, bir ay önce 105 yaşına girmiş olması ve çabalarının onu, yaşla birlikte kalp damar sağlığında iyileşme gösteren ilk asırlık kişi yapmasıydı.
Egzersiz fizyologları, 68 yaşında emekli olduğunda ciddi olarak bisiklet sürmeye başlayan Marchand'ın, kendisinden yarım yüzyıl daha genç olan 42 ila 61 yaşlarındaki erkeklerle karşılaştırılabilir aerobik kapasiteye sahip olduğunu buldular.
Egzersiz olmadan kasla savunmasız kalıyor
Sağlıklı yaşlanmayı araştıran bilim insanları şimdi onu, yaşlandıkça kaslarımıza, damarlara ve kalbe yönetilebilir stres uygulamaya devam edilir nelerin mümkün olabileceğinin bir göstergesi olarak görüyorlar. Ancak çoğu insan Marchand gibi değil. Birçoğumuz, yıllar geçtikçe giderek daha pasif hale geliyoruz ve bu, halihazırda meydana gelen yaşla ilgili değişiklikleri şiddetlendiriyor. Sonuç olarak, eğer kaslarımız gerilmezse, lifleri yavaş yavaş körelir ve giderek zayıflarız. Sinir sistemi ve kaslar arasındaki etkileşim de düzenli kullanım olmadan daha az verimli hale gelir, reaksiyon sürelerimizi yavaşlatır. Bu da düşmelere karşı bizi daha savunmasız hale getirir.
"Aktif olmayan kas hızla bozulur"
Kopenhag Üniversitesi'nde insan nöromüsküler sistemi üzerine çalışan bir bilim insanı olan Casper Søndenbroe, "Aktif olmayan bir kas pek çok yönden hızla bozulur. Dengeyi korumak için kasların bir uyarana sahip olması gerekiyor. Hayatınızın sonraki bölümlerine yönelik bir stratejiniz yoksa, 70 veya 80'e geldiğinizde, işlevsellik kalmayacağı için günlük yaşamda bazı sınırlamalarınız olabilir” diye konuştu.
Egzersiz sadece kasları zorlamaz, aynı zamanda merkezi sinir sistemi ve hatta zihin için bir antrenmandır. Omuriliğin dışına uzanan kaslar ve sinirler arasında iki yönlü bir etkileşim vardır. Kaslar kasıldıklarında, hareketi kontrol eden uzun, cılız hücreler olan motor nöronlara sinyaller gönderir, onları aktif tutar ve verimli bir şekilde çalıştırır. Artan kan akışı, Alzheimer hastalığı ile ilişkili tau proteinlerinin beyinden ve beyin omurilik sıvısından çıkarılmasına yardımcı olur ve ayrıca komşu beyin hücrelerini koruyan beyin kaynaklı nörotrofik faktör adı verilen bir kimyasal üretmek için nöronları uyarır.
Beyin büyüklüğümüzün 40 yaşından sonra her on yılda yaklaşık yüzde 5 oranında küçüldüğü ve 70'i geçtikten sonra bu azalma oranının arttığı biliniyor. Ancak tempolo yürüyüş, koşma, yüzme ve bisiklete binme gibi düzenli egzersizler yapan yaşlı kişilerde bu küçülme yavaşlıyor. Bu kişiler, çalışmalara göre dört yıl daha az beyin yaşlanmasına sahipler.
Marchand'ın fiziksel gerileme ve kırılganlığın her zaman yaşla birlikte gelmek zorunda olmadığını göstermesi gibi, asırlık ve süper asırlık insanlar (110 yaşından sonra yaşayanlar) üzerinde yapılan araştırmalar, yaşa bağlı bilişsel gerilemenin her zaman kaçınılmaz olmadığını gösterdi. Seattle'daki Washington Üniversitesi'nde psikiyatrist ve davranış bilimcisi olan Joyce Shaffer, 100 ile 118 arasındaki bir dizi vaka çalışmasının, ortalama 50-60 yaşındakilerle karşılaştırıldığında benzer ve hatta üstün bilişsel yetenekler gösterdiğini söyledi.
Emekli olanlara göre daha dirençliler
Diğer araştırmalar, önemli miktarda zihinsel uyarımı mümkün olduğu kadar uzun süre günlük rutininize dahil etmenin önemini ortaya çıkardı. Örneğin, 50'li ve 60'lı yaşları boyunca normal haftalık çalışma süresinde çalışan kişilerin, erken emekli olanlara göre bilişsel gerilemeye karşı daha dirençli olduğu düşünüyorlar. Çalışmaya devam ederek veya yarı zamanlı gönüllü olarak kendinize meydan okumak veya sekizinci ve dokuzuncu on yıllarınızda yeni bir beceri öğrenmeye çalışmak gereksiz yere stresli görünse de, bu tür faaliyetler beyninizi genç tutabilir.
Shaffer, "80'li yaşlarında piyano dersleri almaya başlayan insanların beyin fonksiyonlarında bir gelişme görüldü. İşte kalmanın veya en azından sosyal olarak bir faaliyetle meşgul olmanın, işlevi sürdürmede çok iyi bir etkisi var” dedi.