25 Nisan 2024, Perşembe Gazete Oksijen
10.09.2021 04:30

Su, reflü ve migren

Bütün hafta aklımda birkaç konu vardı. Doğrusu hepsiyle ilgili bilgiler vermek istedim. ‘Sudan daha yumuşak ve ince bir şey yoktur fakat önüne çıkan her şeyi sürükleyecek ve parçalayabilecek kadar güçlüdür’ diyor Lao Tzu. Suyun vücudumuzdaki rolü de buna benzer. Varlığı da yokluğu da ciddi sonuçlar doğurur. Susuz yaşamamızın imkansız olduğunu biliyorsunuz. Peki yetersiz su alımının kalp sağlığı ile doğrudan bağlı olduğunu da biliyor musunuz? Çok yeni yayınlanmış bir çalışma, yeterli su içmenin, kalp yetmezliğine yol açan değişiklikleri önleyebileceği veya en azından yavaşlatabileceğini gösterdi. Kadınlar için günde 1,5-2 litre, erkekler için günde 2-3 litre, önerilen miktarlar. Fakat yapılan anketlerde çoğu insanın alt sınırı bile karşılamadığı tespit edilmiş. Serumdaki sodyum (tuz) miktarı, gerekli oranda suyu içip içmediğimizin kesin bir ölçüsü. Daha az sıvı alındığında sodyum konsantrasyonu artar. Bu durumda vücut suyunu korumaya çalışır ve kalp yetmezliğine giden süreç başlamış olur. Kalp sağlığımızı korumak için, uzmanların önerdiği ortalama su miktarını mutlak almalıyız ve belli aralıklarla da sodyum miktarımızı ölçtürmeliyiz.

Reflü pandemide arttı

Pandemide mide şikayetleri daha da arttı. Hatta ‘pandemi midesi’ diye bir kavram ortaya çıktı. Bu elbette, evde çok zaman geçirmenin, çok ve sağlıksız yemenin ve hareketsiz kalmanın bir sonucuydu. Yaygın belirtiler arasında, göğüste yanma, boğazda bir yumru hissi, şişkinlik ve mideden yüksek oranda asidik yiyeceklerin ağıza gelmesi sayılabilir. Reflü ayrıca solunum yollarını da etkileyerek ses kısıklığı, hırıltılı solunum, geniz akıntısı, öksürük ve astıma sebep olabilir. Ancak işin tatsız bir boyutu daha var. Çok uzun süreli ve inatçı reflü, yemek borusu duvarını da aşındırarak yemek borusu kanserine yol açabilir. Reflüyü azaltmak için bir çok ilaç tedavisi bulunuyor. Fakat semptomları yönetmek için bizim de yapabileceğimiz bir şeyler var. Şu beş kurala uymanız faydalı olacaktır:

  • Sağlıklı bir vücut ağırlığını koruyun.
  • Büyük öğünler yerine daha küçük olanları tercih edin.
  • Yağlı yiyecekleri en aza indirin, kızarmış ve fast food türü yiyecekleri hayatınızdan çıkarın.
  • Yatmadan en az 3 saat önce beslenmeyi bırakın.
  • Egzersiz yapın. Günde en az 30 dakika orta şiddetli fiziksel aktivite reflü semptomlarını azaltıyor.
  • Kahve, çay ve asitli içecekleri azaltın.
  • Kalp sağlığına uygun bir diyet uygulayın. Meyve, sebze, baklagiller, balık, kümes hayvanları ve tam tahılları içeren; kırmızı et ve diğer doymuş yağlardan fakir Akdeniz tarzı bir diyet tercih edin.

Çocuklarda migren

Çocukluğumda canım babamın şiddetli baş ağrılarına şahit oldum bir kaçkez. Sonra ergenlikle beraber bende de başladı. Gerçekten zor bir hastalık. Birçok hastam da danışıyor bu konuda. Aslında birçok yeni tedavi yöntemi var. İlaçlardan tutun botoksa hatta aşıya kadar. Hepsi de uygun hasta seçimiyle birlikte son derece etkili olabiliyor. Migren dünyada en sık görülen üçüncü hastalık. Çoğunlukla 18-44 yaşları arasında rastlanıyor. Genetik geçişi olduğu tespit edilmiş ve hastaların çoğunda aile öyküsü var.  Migren kötü bir baş ağrısından çok daha fazlası. Genellikle başın bir tarafında, şiddetli, zonklayıcı, tekrarlayan bir ağrı. Ataklara genellikle görme bozukluğu, mide bulantısı, kusma, baş dönmesi, sese ışığa ve kokuya karşı aşırı hassasiyet eşlik ediyor. Kronik migren yaşam konforunu oldukça etkileyen bir durum. Bu hastaların çoğunda depresyon, anksiyete ve uyku bozuklukları yaygın. Hastaların yüzde 85’i kadın. Ama asıl dikkatinizi çekmek istediğim konu şu ki, migren çocukları da etkiler.

  • Okul çağındaki çocukların yüzde 10’u, 15-19 yaş arası ergenlerin yaklaşık yüzde 30’u migrenden muzdarip.
  • Tüm migren hastalarının yarısı, ilk ataklarını 12 yaşından önce geçirir. 18 aylık çocuklarda bile teşhis edilmiştir. Daha ilginci, bebeklerdeki kolik ağrısının migrenle ilişkisi olduğu hatta migrenin habercisi olduğu söyleniyor.
  • Migreni olan çocuklar olmayanlara göre 2 kat okula devamsızlık yapar. Erkek çocuklar kızlara göre daha sık migren ağrısı çeker. Fakat ergenlik yaklaştıkça kızlarda görülme sıklığı artar.
  • Bir ebeveyni migren hastası olan çocuğun bunu miras alma olasılığı yüzde 50, her iki ebeveyninde de varsa bu ihtimal yüzde 75’e çıkar.