Sağlığımız ailemize ve dostlarımıza bağlı

Sağlık kavramı, uzun yıllar ‘fiziksel hastalığın olmayışı’ şeklinde algılanmıştır. 1947 yılında Dünya Sağlık Örgütü tıpta devrim yapacak nitelikte bir tanım yaptı: ‘Sağlık, yalnızca hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir.’ Bu durumda sağlıklı bireyden bahsedebilmek için, onu her üç boyutta da değerlendirmek gerek. Bilimde yaşanan gelişmeler sayesinde bedensel ve ruhsal iyilikle ilgili bilgilerimiz hızla arttı. Fakat sosyal yönden iyilik hali en zayıf olduğumuz ve en az konuştuğumuz alan. Halbuki bu konu bireyin yaşamı sürdürebilme ve temel bir yaşam ilişkisi kurma yeteneği ile doğrudan bağlantılı. Yüksek dereceli sosyal sağlık, sadece ilişki kurmayı değil, aynı zamanda uygun şekilde sürdürmeyi ve davranmayı da içerir. İnsan dokunuşunu tarihimiz boyunca istedik ve hep isteyeceğiz. Toplumun bir ferdi olarak başkalarını önemsemeye, onların da bizi önemsediklerini bilmeye, bildiklerimizi paylaşmaya ve diğerlerinden öğrenmeye ihtiyacımız var.  Aile bir kişinin yaşamını doğrudan etkileyen ilişkinin temel sosyal varlığıdır. Ailemiz ve etrafımızla iletişim kurma ve onlarla bir harmoni içinde yaşama, sağlığın ve iyiliğin ihmal edilemez bir parçasıdır.