10 Nisan
Kahvaltıya yine öğle saati oturuyoruz. Bi’ beni beklerken sabahları peksimet zeytinyağı yiyor. Yani oyalanıyor. Bense bugün de iki öğün yeme meselesiyle gerçekten rahat ettiğim için ısrarcıyım bu düzende. Dün Bodrum pazarından aldığım beyaz saplı pazıları çıkarıyorum, bir demet de tilkişen. Yani yabani kuşkonmazı. Bizim oraların deyimiyle tatlı filizi. Tilkişenleri ayıklayıp biraz zeytinyağı ile geniş tavaya koyuyorum. Biraz da tuz, iki damla da su, kapağını kapayıp kısık ateşte pişmeye bırakıyorum. Normalde bunları başka bir tencerede bol suda haşlar sonra tavaya alırdım sanırım. Yani iki kap ve bol su durumundan yırtıyorum.

11 Nisan
Dün akşamdan beri aklımda o ilk akşam pişirdiğim kalmış basmati pilav var. Hani limon kabuğu falan bol olan. O sırada karidesler bitmişti, pilavın fazlasını da kaldırmıştım. Buzdolabında yer tutuyor. Aynı şekilde sotelenmiş kuzu göbeği mantarları da. Dün akşamdan beri ağzımda bir tat dolanıyor. Hafif Asya tekniği ama bir yandan da tam İngiliz tipi lezzet kombinasyonu. Hani şöyle o mantarlarla pilavı karıştırsam, ısıtsam, üstüne altı çıtır kızarmış sarısı akışkan yumurta koysam, en üste de HP sos koysam. Hani, bayağı bildiğin şişede satılan. Sabah kalktım, yoga, yürüyüş, bol kahve falan, öğleni ettik. Yürüyüş dediğim de asıl amaç büyük bir süpermarket bulup HP sos almak. Bir de yarın hareket ediyoruz, su, kağıt havlu gibi eksikleri tamamlamak. Ama işe bak ki HP sos yok.