20 Nisan 2024, Cumartesi
23.04.2021 05:23

Fırın yoksa sahan var

Yeni bir deneyim, yeni pişirme biçimleri... Tüm yaz yaşayacağım teknedeki ilk günlerim denemekle geçiyor. Suyun üstündeki pişirme maceram, kaldığı yerden devam ediyor

10 Nisan

Kahvaltıya yine öğle saati oturuyoruz. Bi’ beni beklerken sabahları peksimet zeytinyağı yiyor. Yani oyalanıyor. Bense bugün de iki öğün yeme meselesiyle gerçekten rahat ettiğim için ısrarcıyım bu düzende. Dün Bodrum pazarından aldığım beyaz saplı pazıları çıkarıyorum, bir demet de tilkişen. Yani yabani kuşkonmazı. Bizim oraların deyimiyle tatlı filizi. Tilkişenleri ayıklayıp biraz zeytinyağı ile geniş tavaya koyuyorum. Biraz da tuz, iki damla da su, kapağını kapayıp kısık ateşte pişmeye bırakıyorum. Normalde bunları başka bir tencerede bol suda haşlar sonra tavaya alırdım sanırım. Yani iki kap ve bol su durumundan yırtıyorum. 
Sahanda pirzola, hem de enginarlı tarafından. Yanına da tere salatası, mis...
Sahanda pirzola, hem de enginarlı tarafından. Yanına da tere salatası, mis...
O arada pazı saplarını doğruyorum, nane kıyıyorum irice. Çamur peynirinin de sonunu çıkarıyorum buzdolabımsıdan. Pazı saplarını ekliyorum, onlar da pişiyor. Biraz su. Çamur peynirini ve nanelerin bir kısmını de serpiştiriyorum. Yumurtaları o yağlı sulu tavaya kırıyorum. Poşemsi ama değil. Kapak kapıyorum, üstleri de biraz beyazlıyor. Tabağa alınca nanelerin devamı ve bol karabiber. Yanına da bir çilek-karadut-dereotu-nane-Ödemiş peyniri koyduğum yarım domatesten salata, acayip oluyor. Gün yine eksik tamamlayarak, düzen alarak geçiyor. Akşamüstü olduğunda mutfak yerleşmesi tamam. Mutfak dediğim, sadece mutfak alanı değil, tüm kullanacağım, pişirme, saklama, yeme, içme, servis ekipmanının teknenin sağına soluna belli bir mantık içinde yerleştirilmesi. Artık zor da olsa bir düzenim var. Eksikler ortaya çıktı. Tamamlanacaklar var, eksik raf falan gibi, bir de eve geri götürülecekler, onları da arabaya taşıyoruz. Son olarak kasaba gidiyoruz, pazartesi sabah fırtına dinerse, kısmetse, açılacağız. Et işini de hallediyoruz, pirzola ve kasap köfte. Hemen aklıma akşama sahanda pirzola yapmak geliyor. Fırın yok, mangal düzeneği henüz yok, o zaman ateş üstü sahan süper fikir. Pirzolaların bir yüzlerini az yağlı büyük tavada kızartıyorum. Öbür yüzlerini çevirince tavaya sarımsak dişleri, sabahtan kullandığım yarım domatesin devamı, kabaca kıyılmış nane yaprakları, bir fırt da Worchestershire sos ekleyip bir parmak da su koyuyorum. Şimdi böylece usul usul pişecek. 
Pazı sapları ve çamur peyniri...
Pazı sapları ve çamur peyniri...
Pişince altını kapayıp doğradığım enginarları içine koyup kapağı kapalı yemek saatini beklemeye alıyorum. Saati gelince tekrar ateşi açıyorum, zaten sıcak tencerede beklediği için yarı yumuşamış enginarlar 15 dakikada oluyorlar. Buyrun sahanda pirzola, enginarlı tarafından. Üstüne bolca nane, yanına tere salatası.  

11 Nisan

Dün akşamdan beri aklımda o ilk akşam pişirdiğim kalmış basmati pilav var. Hani limon kabuğu falan bol olan. O sırada karidesler bitmişti, pilavın fazlasını da kaldırmıştım. Buzdolabında yer tutuyor. Aynı şekilde sotelenmiş kuzu göbeği mantarları da. Dün akşamdan beri ağzımda bir tat dolanıyor. Hafif Asya tekniği ama bir yandan da tam İngiliz tipi lezzet kombinasyonu. Hani şöyle o mantarlarla pilavı karıştırsam, ısıtsam, üstüne altı çıtır kızarmış sarısı akışkan yumurta koysam, en üste de HP sos koysam. Hani, bayağı bildiğin şişede satılan.  Sabah kalktım, yoga, yürüyüş, bol kahve falan, öğleni ettik. Yürüyüş dediğim de asıl amaç büyük bir süpermarket bulup HP sos almak. Bir de yarın hareket ediyoruz, su, kağıt havlu gibi eksikleri tamamlamak. Ama işe bak ki HP sos yok.
Bir gün önceden kalan pilav!
Bir gün önceden kalan pilav!
Ne yani vaz mı geçeceğim? Elbette hayır. Pazardan aldığım çileklerin sonu var, mis kokulu, onları doğruyorum bir tavaya. Biraz kutudan domates püresi, Worchestershire sos, zeytinyağı, tuz, bal, pirinç sirkesi, mandalina ekşisi -hani nar ekşisi yerine, Bodrum’dayız ya yenibahar, kimyon, tarçın. Küçük ateşin hızlısını açıyorum, ağzı açık fıklıyor, ben diğer alışverişi yerleştirene kadar oluyor. Bir kaba alıp üstü açık dipfriz gibi olan yere atıyorum, hızlı sıcağını atsın diye.  Tavaya mantar ve pilavı koyuyorum, ısıtmaya başlıyorum. Isınıyor ve çıtırdamaya başlıyor. Ara ara karıştırıyorum. Diğer yanda taze soğan ve taze sarımsak; ince kıyıyorum. Biraz da marul; incecik. Pilav çıtırdak olunca, biraz taze zencefil rendesi, taze soğan ve sarımsakların büyük bir bölümünü karıştırıp, tavada düzlüyorum. Şöyle 4 yuva açıp, yumurtaları da kırıyorum. Altı iyice çıtırdarken yumurtalar da kıvamında pişiyor. Hazır olunca üstüne tekrar zencefil rendesi, kalan taze soğan ve sarımsaklar, ortaya da kıydığım marullar. Getiriyorum sofraya. Yanına da dipdrizimside kısmen soğumuş çakma HP sos. Mis... İşte tam da ağzım bunu istemiş. Yanına ve sonrasına da çay çok yakışıyor. B’ de çok beğeniyor. Mutluyum.