Yemeğe gösterdiğin özeni kendine de göstermen gerek. Öylesine kurulan bir sofra bu özenin parçası olamaz. Beraber yemek yemek de bir kültür. Hem de öğrenilmesi gereken bir kültür
15 Ekim
Cooks Grove'da yeni bir dönem başlıyor. Aslında İstanbul’u terk edip Kuzey Ege’ye göçerken yaptığım plan bu. Başlangıç da öyleydi, yani bir eğitim mutfağı olacaktı Cooks Grove, atölyelerin düzenleneceği, yemek-lezzet meraklılarının Kuzey Ege mutfağı, kültürü ve coğrafyası ile temas edecekleri bir buluşma noktası. Hem meraklısına hem profesyonele farklı eğitimler vermek üzere tasarlanmıştı. Tabii sadece bu değil, zeytinini işleyip yağını çıkaracak, zeytinyağı bazlı imalatlar yapacak, kendi bahçesinin ürünlerini işleyecek bir mutfak aynı zamanda. Öyle de başladık zaten. Kurslar, atölyeler, zeytinyağı, bostanın ürünleri derken hayat değişti, ortaya Covid çıktı. Yapılan tüm planlar suya düştü. Atölyeleri iptal ettik, ödemeleri iade. Derken üretim de sekteye uğradı, personel Ayvalık’ın içinden geldiği için, dışarıyla teması minimize edebilmek adına fedakarlık yapmak gerekti. Böyle böyle Cooks Grove’da hayat sekteye uğradı. Ama artık yeter! Yeni bir düzen var evet. Ama bu vazgeçmek anlamına gelemez, neyin ne olduğu da nispeten belli. O zaman kaldığımız yerden devam. Hatta daha iyisiyle devam. Şimdi üretim yeniden başlıyor. İlk olarak hasat geliyor, yeni yağın sıkımı yaklaşmakta. Biz de kendimizi buna göre ayarlıyoruz. Öncelikle bu kendi başına bir mutluluk zaten. Yıl Kuzey Ege’de zeytin hasadından zeytinyağı ile tamamlanıyor. Ayrıca tüm döngüyü yeniden planlıyoruz. Yepyeni ürünlerle çıkmak üzere harekete geçiyoruz. Atölyeler yeniden başlıyor. Kapalı gruplara minimum 4 maksimum 12 kişi, günlük, 2 veya 4 günlük programlarımız var. Kapalı grup ne demek? Biz tarihi belli bir atölye açıp, kayıt toplamıyoruz demek. Misafirler kendi gruplarını oluşturup kendi tarihlerini, kendi programlarını kendileri belirliyorlar demek. Tabii bu tarihlerin bize de uyuyor olması lazım elbette. Bir de zeytin ve zeytinyağının etrafında, tadımlar, sohbetler, yemekler ve tanıtım etkinlikleri var. Sektörden dostlarla veya yepyeni tanışacağımız insanlarla bir masanın etrafında toplanacağımız, muhabbeti paylaşacağımız etkinlikler bunlar. Ama ne olursa olsun ağzımızın tadından, hep yörenin, coğrafyanın bereketinden, yemek kültürünün yansımasından beslenecek Cooks Grove. Şimdi tam zamanı. İşte bunun için düzen yeniden harekete geçti, tıfıllar tekrar hayatıma girdi ve ben yine her öğlen personel yemeği ile sofraya oturmaya başladım. Personel yemeği deyip geçmeyelim lütfen. Her gün saat 14.00’te B’, ben, Ekin, tıfıllar ve o sırada Cooks Grove’da kim misafirimizse o sofraya beraber oturuyoruz. O sofra elbette düzgün kurulmuş bir sofra oluyor. Evde nasıl kuruyorsam öyle. Farklı bir standarda inanmıyorum. İçeride yetiştirdiğim çocuklar kimse, eğitimlerinin çok önemli bir parçası bu sofralar. Sadece bir yemeği nasıl pişirdiğin değil önemli olan. O yemeğe gösterdiğin özeni kendine de göstermen gerek. Yalapşap, öylesine kurulan bir sofra bu özenin parçası olamaz. Sonra beraber yemek yemek de bir kültür. Hem de öğrenilmesi gereken bir kültür. Tıpkı toprağı, coğrafyayı, malzemeni tanıdığında daha iyi yemek pişirebildiğin gibi, pişirdiğin yemeğin nasıl yenildiği, kimle, hangi kurguda yenildiği de o yemeğin kalitesini artırıyor. Dolayısıyla bizim Cooks Grove’da personel yemeği olarak beraber pişirdiğimiz yemek, oturduğumuz sofra, paylaştığımız sohbet bu işletmenin tüm ürününün kalitesini doğrudan etkiler. Kendine, bedenine, yaşamına, yemeğine, oturduğun sofraya, ürettiğin ürüne, hayatına dahil ettiğin insanlara, hayatlarının parçası olduğun herkese, çevrene, doğana, toprağına, suyuna, gökyüzüne bugün gösterdiğin özen aslında geleceğine gösterdiğin özendir. Nasıl bir dünyada yaşamak istiyorsan, öyle yaşadığın bir özendir bu. Kendini sevmenin en doğal halidir.