04 Mayıs 2024, Cumartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 09.03.2023 14:08 | Son Güncelleme: 09.03.2023 17:49

Depremzedeler 6 Şubat'ı Washington Post'a anlattı: Yerin sallandığı an

6 Şubat depremlerinin üzerinden bir ay geçti ancak insanlar sarsıntının olduğu an yaşadıkları korkuyu unutmadı. Türkiye'de ve Suriye'de 4.17'de sarsıntıyla uyanan insanlar, yaşadıklarını Washington Post'a anlattı
Depremzedeler 6 Şubat'ı Washington Post'a anlattı: Yerin sallandığı an

Şubat ayının ikinci haftasında Türkiye ve Suriye büyük bir depremle sarsıldı. Savaşın yıllardır sürdüğü Suriye'nin kuzeyindeki Afrin'de Naeem Qassam o Pazar gününü yerel yollardaki karları temizleyerek geçirdi. Gece yarısı yatmaya gitti. Afrin'deki hastanede hemşire olarak çalışan Ahmed Saqar, hafta sonunun çoğunu ailesiyle birlikte geçirdi. Pazar gününü pazartesiye bağlayan gece, gün doğmadan önce dua etmek için uyanan Saqar, "Her şey huzur içindeydi" dedi. Sonra tekrar uyumaya gitti.

Beyaz Miğferler sivil savunma grubunun lideri Yaser Nemmeh Pazar günü yakındaki iki kasabada devriye gezdi ve çalışanlarını kontrol ederek her şeyin makul ölçüde huzurlu olduğundan emin oldu. Çocuklarını yatırdıktan sonra gece saat 3'ü kendine ayıran Nemmeh, yüksek lisans çalışmaları için ders kitaplarından notlar aldı ve saat 4 civarında uykuya daldı. 

6 Şubat günü saat 4:17'de, güneşin doğuşundan üç saat önce, Nemmeh ve milyonlarca kişi, çığır açan bir depremle yataklarında sarsıldı. Nemmeh, o an odasının ortasında donup kaldığını anlattı. Gezegenin en aktif deprem bölgelerinden biri olan bu bölgede 1900 yılından bu yana 7.0 ve üzeri büyüklükte 21 deprem meydana gelmişti. 1939'dan bu yana bölgedeki en şiddetli deprem olan 7,8 büyüklüğündeki sarsıntıdan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. 50 binden fazla insan hayatını kaybetti ve sayısız bina yıkıldı.

Bir ay geçmiş olmasına rağmen ölü sayısı hala artıyor. Moloz yığınlarıyla kaplı kasaba ve şehirlerde yeniden inşa uzak bir vaat olarak görülüyor. Jeologlar felaketin, gezegenin kabuğunun bir bölümünü oluşturan üç tektonik levhanın birbirine çarpması sonucu meydana geldiğini, Arap Levhasının Avrasya Levhasına çarparak Anadolu Levhasını batıya doğru ittiğini açıkladı. Deprem, 1822'den bu yana Suriye'de meydana gelen en ölümcül deprem oldu. Türkiye'de ise neredeyse bin 500 yıldır meydana gelen tüm depremlerden daha fazla insanın ölümüne neden oldu.

"Ev hareket ediyordu"

Saat 4:17'de bir şey hemşire Saqar'ı uyandırdı. Saqar o anları, "Ev hareket ediyordu. Bir metre bir yöne, bir metre diğer yöne. Önce eşime sonra çocuklarıma baktım. Sanki kanları çekilmiş gibiydi. Sonra dışarıdan sesler geldiğini fark ettim. Çığlıklar duyuluyordu" sözleriyle anlattı. 

Yaklaşık 90 kilometre ötede Türkiye'nin güneyindeki Antakya'da, soyadını vermek istemeyen Orhan, depremi hissettiğinde karısıyla birlikte yatakta uyuyordu. Ne olduğunu biliyordu. Orhan, "Karımı yatağın köşesine ittim. En azından birimizin hayatta kalması için ona önce çıkmasını söyledim" dedi.  Öğretmen Murat Ulucay, eşi ve oğluyla birlikte Türkiye'nin güneydoğusundaki 290 bin nüfuslu Adıyaman'da, hasta annesinin evinde kalıyordu. Ulucay büyük bir sarsıntı hissettiğinde oturma odasında uyuyordu. Bir Instagram paylaşımında "Oturma odasının duvarı kırıldı ve ben dışarı fırladım" diye yazdı. 

"36 saat geçti kimse gelmedi"

Etrafında yıkılmış apartman parçalarından başka hiçbir şey olmadığını söyleyen Uluca, tüm ailesi ve komşularının enkaz altında kaldığını söyledi. Ulucay, "Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte enkaz altından sesler gelmeye başladı. En az 15 kişinin sesi" dedi. Yardım beklemeye başladığını belirten Ulucay, "On iki saat geçti, 24 saat geçti, 36 saat geçti. Kimse gelmedi" diye konuştu. İnsanlar ne yapacaklarını bilmeden etrafta koşuyorlardı. Ulucay, insanların kaderlerine terk edilmiş olduğunu söyledi.

"Eşim çığlık çığlığa öldü"

Nihayet dördüncü gün yabancı kurtarma görevlilerinin geldiğini anlatan Ulucay'ın ailesi için artık çok geçti: Eşim, annem, oğlum enkaz altındaydı. Müdahale edemedik. Eşim çığlık çığlığa öldü, çığlık çığlığa öldü. Ellerinde kopardığı bir tutam saç vardı. Ulucay'ın annesi, karısı, oğlu. Hepsi hayatını kaybetti.

Çökmesi 5-10 saniye sürdü

Aynı şehirde, Fırat Nehri'nin birkaç kilometre kuzeyinde, Ali Yolli'nin yedi katlı binasının çökmeye başlaması beş ila 10 saniye sürdü. 28 yaşındaki Yolli, birinci kattaki oturma odasında uyandı, dışarıdaki şiddetli yağmuru fark etti ve şehir genelinde elektrikler kesilirken zifiri karanlığa fırladı. Oturduğu sitedeki binaların arasında, düşen molozlardan korunaklı görünen tek alan olan çeşmeye doğru ilerledi. Yolli'nin anne ve babası, apartmanın bodrum katına düşen çamaşır makinelerinin yanına sığınmışlardı. Hayatta kaldılar. Ancak iki küçük kardeşi, 21 yaşındaki Hamza ve 13 yaşındaki Enes, yatak odalarında birlikte uyurken öldüler. Yolli dışarıda, sitedeki diğer binalar çökerken çok sayıda çığlık ve yardım çığlığı duydu ve "O insanların hepsi öldü" dedi.

128 km güneyde, Şanlıurfa'da 34 yaşındaki İbrahim Aydoğan şiddetli bir sarsıntıyla uyandı. Mutfakta kavanozlar devrilmiş, kitaplar raflardan düşmüştü. Bir kanepe odanın bir ucundan diğerine savruldu. Aydoğan ilk anlarda, öleceğine inandığını söyledi. Ezilmektense atlamanın daha iyi olacağını düşünen Aydoğan çatıya koştu ancak onun binası yıkılmadı. 

Beyaz Miğferler'in 44 yaşındaki ekip lideri Qassam uyandığında her şeyin hareket ettiğini gördü. Annesi, eşi Amna ve üç çocukları da uyandı ve herkes binadaki diğer dairelerden gelen çığlıkları duyarak ağlamaya başladı. Dördüncü kattaki dairelerinde Qassam'ın ailesi merdiven boşluğuna koşmak istedi ama Qassam'ın kurtarma eğitimi devreye girdi: Merdivenlerde riske girmeyin. Artçı sarsıntılar durana kadar olduğunuz yerde kalmalısınız. Qassam, "Hepimiz çok korkmuştuk. Onları yatıştırmaya çalıştım. Onlara el ele tutuşmalarını ve Tanrı'ya dua etmelerini söyledim" dedi. 

"Yer ayaklarımın altından kaymaya başladı"

Suriye'nin kuzeyindeki Cinderis kasabasında Muhammed Sydo, Afrin'deki eşi ve dört kızından 45 dakika uzaklıktaki Beyaz Miğferler ofisinde gece vardiyasında çalışıyordu. Sabah namazına hazırlanıyordu ki, 40 yaşındaki Sydo "sanki biri altımdan bir halıyı çekiyormuş gibi yer ayaklarımın altından kaymaya başladı" dedi. Tutunacak sağlam bir yer aramaktan başka yapacak bir şey yoktu. Neredeyse Montana kadar geniş bir alanda, gece gökyüzü saf beyaz ve yakıcı mavi parıltılarla aydınlandı. Her yerde elektrik arızaları vardı. Trafolar ve jeneratörler patlamıştı. 

Sokaklar tek sığınak haline geldi

Türkiye'nin Malatya kentinde insanlar evlerinden çıkıp sadece gökyüzüyle kaplı sokakların güvenli olduğunu düşündükleri yerlerine koştu. Milyonlarca insan için sokaklar tek sığınak haline geldi. Depremin ilk saniyelerinde beyni felç olmuş gibi hisseden Suriyeli Nemmeh çığlıklar duydu. Ancak sarsıntı durduğunda neler olduğunu fark etti. İçgüdüsel olarak sarı ve lacivert sivil savunma üniformasını giydi ve çocuklarını almak için aşağıya koştu. Nemmeh, 8 yaşındaki Hamzeh ve 13 yaşındaki Ammar'ın uyandıklarını ve paniklediklerini söyledi. Nemmen, "Bize bağırıyorlar, ne oluyor, ne oluyor diye soruyorlar. Küçükleri kucağımıza aldık ve yağmurun altında dışarı koştuk" diye konuştu. Komşularını sokakta endişeli bir şekilde dolaşırken buldu. Kimse nereye gideceğini bilmiyordu.

"Çocuklarımın ölmesini istemiyordum"

54 yaşındaki hemşire Saqar dehşete düşmüştü. Saqar, "Tek düşünebildiğim ölümdü ve çocuklarımın ölmesini istemiyordum. 19 yaşındaki oğlum ve 14 yaşındaki kızım, onları dışarı çıkarmam gerekiyordu" dedi. Yer sallanmaya devam ederken, birbirini zorlayan çarklar gibi bir ses çıkarırken bile onları aceleyle yola çıkardı. Hemşire, "İnsanlar korkudan çıldırmış gibiydi. Daha sabah namazı vakti bile gelmemişti ama sokaklar nereye gideceğini bilmeden koşuşturan insanlarla doluydu. Bazı insanlar camiye doğru koşarken, bazıları da diğer yöne doğru koşuyordu" ifadelerini kullandı. Çalıştığı hastaneye beş dakika mesafede yaşayan Saqar, orada kendisine ihtiyaç olduğunu biliyordu ama hızla gidemedi. Saqar, "Sokak hastalarla doluydu. Elimden geldiğince herkese ilk yardım yapıyordum" dedi.

Antakya'da, hayatta kalabilsin diye karısını yataktan iten adam Orhan, karısının dışarı çıkışını izledi. Kendisi sıkışmıştı. Tavanın başının üstüne düştüğünü anlatan Orhan, ölmek ya da sağ çıkmak için dua ettiğini anlattı. Etrafındaki odadan geriye kalanları inceledi, kaçış yollarını planladı, eğer bir şansı olursa pencereyi denemeye karar verdi. Sonunda tavanın ağırlığı altında 22 saat dayanabildi.

Malatya'da, camla kaplı, altı katlı Avşar Oteli'nin 66 odası, ağır çekim bir yıkımla birbirinin üzerine düşen beton plakalar halinde çöktü. Bir seyahat rehberi, odalarının geceliği 20 dolar olan Avşar için "Rahat bir otelde mütevazı odalar" demişti. Google'daki listesinde şimdi "Kalıcı olarak kapalı" yazıyor.

"10 kat daha uzun sürmüş gibi geldi"

Cinderes'te ailesinden 45 dakika uzakta olan Beyaz Miğferler çalışanı Sydo içeride kalmaması gerektiğini biliyordu. Arkadaşlarıyla birlikte saniyeler içinde dışarı çıktılar. Sydo, "İnsanlar bize daha sonra depremin sadece bir dakika sürdüğünü söylediler ama biz bunu bile zor anladık. Sanki 10 kat daha uzun sürmüş gibi hissettik" dedi.

Sınırın Suriye tarafındaki kurtarma görevlileri birbirlerini WhatsApp'tan buldular:

4:25: Çocuklar, lütfen bizi bilgilendirin. Yıkılan bina var mı? Deprem çok şiddetliydi.

4:26: Çabuk olağanüstü hal ilan edin. Herkesin harekete geçmesi gerekiyor.

Nereye gideceklerini ya da nasıl yardım edeceklerini bulamadan sarsıntı yeniden başladı. Saat 4:28'de şiddetli artçı sarsıntılar insanları sarstı. Gaz hatlarından, elektrik kutularından, alev alan binalardan yükselen alev kuleleri gökyüzünü aydınlattı. Üç saat sonra güneş yıkımı aydınlattı. Gaziantep'te bir Roma surunun taş duvarları paramparça olmuş ve yıkılmış, iki bin yıllık tarih enkaza dönüşmüştü. Camiler, apartman kuleleri, dükkanlar artık sadece taş yığınlarıydı.

Depremden dakikalar sonra, ailesi iç savaş nedeniyle Türkiye'ye göç etmek zorunda kalan 37 yaşındaki Suriyeli öğretmen Abeer Zleito, iki çocuğuyla birlikte sınırın hemen kuzeyindeki Yayladağı'ndaki evindeydi. Sınırın öte tarafında Suriye'de yardım görevlisi olarak çalışan eşi Hüssam'a WhatsApp üzerinden mesajlar göndermeye başladı.

4:40: Nasılsın Hissettin mi DEPREM Çok güçlü. Neredesin? 4:44: Burada tehlike sirenini açtılar... 4:46: Neden cevap vermiyorsun? 4:47: çöken binalar var... 4:49: Çok korkuyoruz. Ne oldu? Neredesiniz? 6:41: Bizi rahatlatın.

Deprem vurduğunda Hüssam ailesine hayatta olduğuna dair hızlı bir mesaj gönderdi ancak saatler sonra internete yeniden bağlanana kadar mesaj ulaşmadı. Bu arada enkazın içine dalmak zorunda kaldı. Kayaları, toprağı ve betonu kazıyor, sadece yığının içinden gelen sesleri dinlemek için duraklıyordu. Ailesi için endişelenmeyi bırakamıyordu. Saatler sonra koşarak telefonun çektiği bir yer buldu ve karısının acil mesajlarına cevap vererek iyi olduklarının haberini aldı. 

Hüsam enkaza geri döndü ve bir kadını çıkarmak için beş saat boyunca uğraştı. Çoğu o kadar şanslı değildi. Hüssam ve diğer kurtarma görevlileri çoğu çocuk 20'den fazla kişinin cesedini buldu. Sınırın iki tarafında da can güvenliği yoktu. Öğleden sonra 1:30 sularında yer bir kez daha gürledi ve binalar yeniden yıkılmaya başladı. Bu kez 7,5 şiddetinde ikinci bir deprem meydana geldi. Türkiye ve Suriye'de insanlar sarsıntının dinmesini bekledi. Sonra enkazı kazmaya ve kayıpları aramaya geri döndüler.