Altan Öymen'in gazetecilikteki 60. yılı anısına basılan "Altan Abi, Vaziyete Hakimiz - Gazetecilikte 60 yıl" isimli kitap kızı Aslı Öymen tarafından hazırlanmış ve Doğan Kitap tarafından yayınlanmıştı.
İşte meslektaşlarının kaleminden Altan Öymen'in gazetecilikteki 60 yılı...
Oktay Ekşi - Altan'lı yıllar
Altan Öymen’in meslekteki başarılarının bence en önemli nedenlerinden biri, hiçbir görevi küçümsememesiydi. O nedenle “unvana” değil, her zaman önündeki işin en iyi nasıl yapılacağına odaklandı.
Nitekim “anı-otobiyografi” yazma konusunda bir çığır açtı.
Yaşama bakışımız, ülke için düşündüklerimiz, meslek ortamındaki değerlendirmelerimiz daha ilk günden bu tarihe kadar genellikle paralel oldu.
Gazetecilik anlayışımız da çoğu kez örtüştü. Örtüşen gerçeklerimiz bu kadarla kalmadı. O da bir Aysel'le evlendi, ben de...
Oktay Ekşi'nin kaleme aldığı yazının tamamını aşağıdaki bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Hasan Pulur - Üstün Bir Gazeteci
Altan Öymen’le yaşıtızdır, ikimiz de 1932’liyiz. O, belki bizden birkaç ay büyüktür.
Lakin mesleki kıdemi, liyakati, başarısı, bizden çok üstündür.
1950'li yıllarda sevgili Altan Öymen Ankara'da biz İstanbul'da çalışırdık.
Sık sık İstanbul'a gelir, ortak arkadaş ve meslektaşlarla bir arada olurduk.
Şİmdi o da İstanbullu, üstelik aynı çatı altındayız. Fakat 1950'li yıllar kadar birbirimizi göremiyoruz. Gözlerinden öperim.
Sami Kohen - Hiç Eksilmeyen Meslek Aşkıyla 60 Yıl
Bir gazeteci için meslek hayatının 60. yıldönümünü kutlamak, ne büyük bir mutluluk!
Hele bu yıllar, Altan Öymen’in geride bıraktığı uzun seneler gibi, büyük gazetecilik ve yazarlık heyecanı, harekeliliği ve başarılarıyla geçmişse...
Ve bu meslek aşkı, tutkusu ve heyecanı, aynen ilk günlerde olduğu gibi devam ediyorsa...
Sevgili Altan’ın aynı duygularla daha uzun yıllar, engin bilgi ve deneyimlerini okurları ve izleyicileriyle paylaşmasını candan diliyorum.
Güneri Cıvaoğlu - Meslek Büyüğümüz Altan Öymen
Sık konuşuyor, bazen akşam yemeğinde buluşuyorduk.
O günlerde Bülent Ecevit’ten milletvekilliği teklifi aldığını söyledi. Siyasete geçti. Grupta da başa güreşti. Bakan oldu.
12 Eylül sonrası gene gazeteciliğe döndü. Milliyet’in yıllarca başyazarlığını yaptı.
Altan Ağabey, nerede olursa olsun, doruğa kolayca tırmanır. Bunun için şifrelenmiştir genleri.
Son örnek: Bir rahatsızlık nedeniyle ABD’ye gitmiş, ameliyat olmuştu. Dönüşünde onu biraz yorgun ve solgun görmüştüm.
CHP kurultayı vardı. “Ankara’ya bir gideyim” dedi.
Hani bir nostalji gidişi gibiydi. Oysa... Gitti... Ve CHP genel başkanı seçildi. Atatürk’ün, İnönü’nün şerefli misyonunu paylaştı.
Güner Civaoğlu'nun yazısının tamamını aşağıdaki bağlantıdan okuyabilirsiniz
Bekir Coşkun - Altan Öymen Bir Gün Bana Bir Ödül Vermişti
O sene bana “Örsan Öymen Ödülü” verilmişti. Ödülümü İstanbul’da Altan Öymen’in elinden almıştım. O ödül onun için bir gündü, ama ben yirmi senedir her gün o ödüle bakıyorum... Törenden sonra
bizleri evine davet etti, en çok onun kocaman çalışma masasını, üzerindeki kitapları, daktilosunu incelemiştim.
İçimden kendi kendime sesleniyordum:
“Hep zevk için yazarsın. Altan Ağabey gibi biraz ağır olursan, saygın da olursun... Sakin, ağırbaşlı, az konuşan, hoşgörülü..."
Hiçbir zaman onun gibi olamadık, hiçbirimiz...
Bekir Coşkun'un yazısının tamamını aşağıdaki bağlantıdan okuyabilirsiniz
Okay Gönensin - Mesleğin Benzersiz Ağabeyi
Ekonomi sayfasının malzemeleri Anka Ajansı’ndan, Yalçın Küçük’ten gelirdi.
O sayfayı hazırlama görevi bana verildiğinde Yalçın Küçük’le, Altan Öymen’in ajansıyla birlikte çalışmaya başladım. Onlarla birlikte çalıştığıma göre ben de meslekte yükselmiş oluyordum.
1980 öncesinde gece sekreteri olduğumda Altan Ağabey’le daha doğrudan çalışmaya başladık. Çünkü
yazısında her zaman düzeltilecek bir kelime, değiştirilecek bir cümle, fazla bir virgül olur, o da gece sekreterini arar, düzeltmeleri yaptırırdı. Ağır iş yükünün arasında Altan Ağabey’in istediği düzeltmeleri yapmak da önemliydi. Böylece gerçek bir gazetecinin titizliğini bize de aktarmış oluyordu.
Okay Gönensin'in yazısının tamamını aşağıdaki bağlantıdan okuyabilirsiniz
Hasan Cemal - Altan Öymen Benim Ağabeyimdir, Duayenimdir!
Gazetecilikte, bu güzel meslekte benim elimden tutmuştur. Bana aynı haberi saatler boyu bir daha, bir daha yazdırıp canımı çıkartarak, gazeteciliğin özü olan muhabirliğe adım atmamı sağlayan Altan Abi’dir.
Gece vakitleri olmadık saatlerde bir telefonla beni habere sevk eden de, haber atlattığım zaman candan kutlayan da, ertesi akşam içkiye götüren de Altan Abi’dir.
Hem çok çalışmayı, hem çok eğlenmeyi bana aşılayan, hem de ne olursa olsun mesleğe küsmemeyi bana öğreten Altan Abi'dir.
Hasan Cemal'in yazısının tamamını aşağıdaki bağlantıdan okuyabilirsiniz
Mehmet Ali Birand - Medyanın Ulu Çınarı
Bir iş veya pozisyon kaybetmek de onu etkilemez. Genel yayın yönetmenliğinden, muhabirliğe; ajans sahipliğinden veya parti liderliğinden köşe yazarlığına inip çıkmış, ancak ne kişiliğinden, ne de yaklaşımından bir şey kaybetmiştir.
Medyanın ulu çınarlarından biridir.
Mehmet Ali Birand'ın yazısının tamamını aşağıdaki bağlantıdan okuyabilirsiniz
Sedat Ergin - Bir kere muhabir, her daim muhabir
Altan Öymen’in Türkiye’de gazetecilikte önemli bir ekol olduğunu düşünüyorum. Nasıl bir Abdi İpekçi, bir Uğur Mumcu bugün Türk basınında ekol olarak kabul ediliyorsa, bence Altan Öymen de ağırlık olarak bu kümenin içindedir.
Özellikle gazeteciliğin nasıl icra edilmesi gerektiği konusunda, objektiflik ve haberin bütün unsurlarının yerli yerinde olması gibi başlıklarda ben Altan Öymen’in çok ileri bir noktayı
temsil ettiğine inanıyorum.
Sedat Ergin'in yazısının tamamını aşağıdaki bağlantıdan okuyabilirsiniz
Aydın Doğan - O bir sermuharrir ama ruhen hep muhabir
Uzun yıllar birlikte mesai yaptığımız için Altan Öymen’deki gazetecilik ruhunun ne kadar kuvvetli olduğunu en iyi bilen insanlardan biriyim. Bildiğim kadarıyla gazeteciliğe çok genç yaşlarda başlamıştır ve ilk günlerde duyduğu gazetecilik heyecanını hiçbir zaman kaybetmemiş, bu heyecanı her zaman aynı yoğunlukta yaşamıştır. Bence daha sonra yönetici ya da başyazar olsun, hangi işi yaparsa yapsın, o ilk günkü muhabirlik heyecanını hiç kaybetmemiştir.
Bir bu kadar önemlisi, hangi yaşta, hangi pozisyonda olursa olsun, önüne gelen işte ayrım yapmaz; fotoğrafsa foto muhabiri gibi gidip fotoğrafı çeker, haberse haberini yazar. Bundan gocunmaz, aksine heyecan duyar.
Aydın Doğan'ın yazısının tamamını aşağıdaki bağlantıdan okuyabilirsiniz