Çocukluğumda pek çok kez erişteyi erişte çorbasında, mercimek çorbasının içinde yedim. Ne yalan söyleyeyim, çok da etkilenmedim. Ne zaman ki Antalya’da 7 Mehmet’te et suyu, yerel bir peynir, tereyağı ve cevizle pişirilen erişteyi yedim, o zaman “vay be” dedim erişte için. Kesme de dediğimiz erişteyi hem Japonların rameni gibi sulu hem İtalyan usulü makarna gibi soslu, bazen pilav niyetine yemeyi seviyoruz. Erişte ince uzun kesilebildiği gibi, çorbalık olarak kare şekilde de kesilebiliyor. Cimcik erişte ise fiyonk makarna gibi kelebek formuna getirilip kurutuluyor. Erişte için İtalyan makarnasına mı yakın desek yoksa Uzak Doğu’nun noodle’larına yakın mı desek bilemiyorum. Kurutulmuş hamurun en güzel özellikleri kolay üretilmesi, saklanması ve beraberindeki diğer lezzetleri seyrelterek tatlarını açması diyebiliriz. Tatları başka bir boyuta taşırken doyurucu olduğundan halk tarafından çok sevilmiş, kurutulmuş ve şekillendirilmiş hamurlar. Belki de bu nedenden dolayı pek çok kültürde, doğudan batıya makarna türevleri sıkça çıkıyor karşımıza. Genelinde hububat unu, su, tuz ile yapılan bu kurutulmuş kesilmiş hamur işlerine bazen yumurta, süt veya peynir altı suyu da eklenebiliyor.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim