29 Mart 2024, Cuma
09.04.2021 06:00

Çay nerenin milli içeceği?

Çay da deseniz tea de deseniz, çayın kökenini araştırdığınızda tüm yollar Çin’e çıkar. Bizde “milli içecek” haline gelişi ise Cumhuriyet’le birlikte olur

Çay için “milli içeceğimiz” deriz. Kökeni Çin’den gelen bu içeceğe dünyanın bir bölümü “çay”a benzer isimler verirken, bir bölümü de “tea”ye benzer isimler verir. İşin garip tarafı her iki ismin kökeninin de Çin’in farklı bölgelerinden geliyor olması. Çay dünya tarihinde çok sembolik bir içecek olmuş. Batılıların çayı doğudan görüp öğrenmesi ile çay ticareti başlamış. Hollandalılar çay ticaretini başlatırken İngilizler işi Hollandalılardan kapıvermişler. İngilizlerin Çinlileri afyon ile kandırıp, karşılığında çay almaları Afyon savaşlarına neden olmuş. İngilizler çayı bunun üzerine Hindistan’a taşımışlar. Amerika’nın bağımsızlık savaşı çaya yüksek vergi koyan İngilizlere baş kaldıran milliyetçi Amerikalıların çayları Boston Limanı’na dökmesi ile başlamış. Osmanlı’nın son döneminde Yemen gibi kahve üretim alanları ile Osmanlı’nın bağlantısının kesilmesi kahvenin tahtını kaybetmesine neden olmuş. Atatürk’ün kahveye olan dışa bağımlılığı sonlandırma amaçlı girişimleri ile Rize’de çay tarımının başlatılması çayı milli içeceğimiz haline getirmiş. Anlayacağınız bizim çay Cumhuriyet ile aynı yaşta.

Demleme süresini uzatır

Dünyada çay bitkisinin hasadında üst körpe yapraklar ve tomurcukları elle hasat edilir. Bu emek yoğun ve zahmetli süreç hasat edilen çayın hızlıca demlenmesini sağlar. Bu nedenle Çin’de, Japonya’da çoğu çayın demlenme süresi birkaç dakikayı aşmaz. Bizde ise çay hasadı biçme makası ile bitkinin körpe ve olgun yaprakları kesilerek yapılır ki bu hasat biçimi körpe, tomurcuk, sap, olgun yaprakların karışımından yapılan çayın demlenme süresini uzatır, tadını değiştirir, çaya bitterlik  yani acılık katar. Böyle olunca dünyadaki çaydan çok daha kuvvetli, daha farklı biçimde demlenen bir Türk usulü çay ortaya çıkar. Peki bizdeki çay neden siyah da dünyada beyaz, yeşil renkte çaylar da içiliyor? Bu siyah renk, yeşil çayın mayalanması olarak bilinen ama aslında çayın okside edilmesinin sonucunda ortaya çıkar. Bu tarz çay Çin’de de içilse de en yaygın olarak Türkiye, İran ve biraz da İngiltere’de tercih ediliyor. Bunun asıl nedeni okside edilmemiş çaylar kısa bir süre sonra aromalarını kaybederken siyah çay uzun bir raf ömrüne sahip.  Açık renkli çayların koku ve tatları zarifken koyu renkli çayların aroma ve tatları, bitter’likleri çok daha kuvvetli. Biz siyah yani okside olmuş çayları su ile seyrelterek içmeyi tercih ediyoruz. Çaycı İngilizlerin çoğu çayı da raf ömrü nedeniyle siyah renkli. Onlar ise siyah çayın kuvvetli dem tadını genelde süt ile bazen şekerle dengeliyorlar. Demleme süresine gelince genelde sıcak su çayın üzerine dökülür ve çayın rengi doğrultusunda kısa bir süre sonra çay ile dem ayrılır. Böylece çay demi daha fazla demleyemez. Bizde ise çayın demi uzun sürede çıktığından çay ile dem beraberce bazen saatlerce demlenmeye devam eder ve bardağa servis edilirken tadını ayarlamak için dem, su ile seyreltilir. Bu sayede çayın bitter’liği ayarlanır. Bu nedenledir ki bizdeki çaydanlık iki parçadan oluşurken doğuda ve batıda çaydanlık tek parçadır. Peki çay fincandan mı, ince belli bardaktan mı içilmeli? Demli çaylar için saydam bardak önemli. Biz çayı açık, tavşan kanı, demli diye farklı miktarda su ile seyrelttiğimizden rengi görmek tat ayarlamasını sağlıyor. Açık renkli çaylar ise kısa sürede demlendiğinden sulandırma gerektirmiyor ve bu nedenle porselen veya seramik bardaklarda içilebiliyor.  Çayın Türkiye’de yıllarca devlet tekelinde olması çay tarımının kalite gözetmeden yapılmasına neden olmuş olabilir. Bunun sonucunda çayın tadını dengelemek tüketicinin yarattığı çift demlik ile demleme, saydam bardaktan çayı içme, şeker ile içilmesi gibi sonuçlar yaratmış. Gerçi zaman içinde kendine has bir çay kültürü oluşmuş. Özel sektörün katılımı ile çay hasadının kalitesi artmış olsa da rekabet sayesinde gelecek günlerde daha kaliteli hasat edilen çaylar içiyor olabiliriz umarım.