En sevdiğimiz yemeklerimizden biri olan dönerin Osmanlı döneminde başlayan yükselişi, hızla dünyaya yayılmasına neden oldu. Japonya’dan Amerika’ya her büyük şehirde bir döner türevi görmek mümkün. Dönerin atası Cağ kebap derler. Bu kuzu etinden yatay kebap Erzurum’dan batıya doğru giderken 19. yüzyılda ya Kastamonu’da ya da Bursa’da dikleşmiş ve döner ismini almış. Dönerin bir çeşidi Bursa’da İskender olmuş; tırnak pide, domates sos ve tereyağı, yanında da yoğurt ile bugün hala servis ediliyor. Ankara, yaprak döneri ile Erzincan ve Hatay da dönerleri ile zaman içinde öne çıkmışsa da bugün Türkiye’nin dört tarafında döner yemek mümkün. İşin mucizevi tarafı da hem lokantada masada yenen, hem de sokakta yenen bir nefaset olmuş döner.
Yunanistan’da gyro
Gerçi bizde öyle olsa da dünyaya bir sokak lezzeti olarak yayılmış. 1920’lerde Mübadele ile Yunanistan’a yerleşen halklar dönere önce döner deyip ardından da 1970’lerde Yunanca eş anlamda gyro demişler. Lavaş arasına koydukları döneri cacık benzeri bir sos ile lezzetlendirmişler. Kuzu etine ek olarak domuz etinden ve tavuk etinden de gyro yapıyorlar bugün. Ortadoğu’da döner tercüme edilip Arapça Shawarma ismini almış. İsrail’de Shawarma’yı hindi buttan yapıp yanında yoğurt sos, humus, tahin sos, soğan ve yeşilliklerle lavaş arasında veriyorlar. 19. yüzyılda Lübnan’dan yeni dünyaya göçen Hristiyan halklar da döneri Meksika’ya taşımışlar ve adı farklı bölgelerde Tacos de Pastor, taco de adobada veya taco arabes olmuş. Bu döner kuzu dışında domuz eti ile de hazırlanırken yerel kültüre uygun biçimde baharatlarla marine edilmiş, pişirilirken içine soğan ve ananas eklenmiş, sunulurken geleneksel mısırdan yapılan taco soğan ve ananas parçaları ile ikram ediliyor bugün. Avrupa’ya çalışmak için giden Türkler ise önce Almanya ve Fransa’da, daha sonra ABD’de, Kanada’da döner dükkanları açmışlar. Hollanda’da patates kızartmasının üzerine döneri koyup, üzerine bir kat da Gouda peyniri ekleyip servis ediyorlar. Adına kapsalon diyorlar.