23 Aralık 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 22.02.2023 11:52 | Son Güncelleme: 22.02.2023 12:23

Wall Street Journal muhabiri anlattı: Türkiye'de iki otel ve kaderin trajik cilvesi

Wall Street Journal muhabiri Sune Engel Rasmussen, gazetenin The Journal adlı podcast'inde Adıyaman'da yıkılan İsias Oteli'nde hayatını kaybeden Kıbrıslı voleybol takımını anlattı. Otelde yer olmadığı için 300 metre ilerideki Park Otel'de kalan takımın diğer yarısının kaderi değişti
Wall Street Journal muhabiri anlattı: Türkiye'de iki otel ve kaderin trajik cilvesi

Türkiye ve Suriye'yi vuran ölümcül depremlerin ardından, hayatını kaybedenlerin sayısı 45 bini aştı. Sunuculuğunu Kate Linebaugh ve Ryan Knutson’ın yaptığı, Wall Street Journal’ın haber podcasti The Journal’da gazeteci Sune Engel Rasmussen, bu ayın başlarında Türkiye’ye seyahat eden genç bir voleybol takımının hikayesini ve bina yönetmeliklerinin onların trajik kaderinde nasıl bir rol oynamış olabileceğini anlattı.  

Ryan Knutson: Para, iş ve güç hakkındaki programımız The Journal'a hoş geldiniz. Bugün, genç bir voleybol takımının kaderin cilvesiyle bölünmüş olması ve Türkiye'nin yapı standartlarının onları nasıl yüzüstü bırakmış olabileceği konusunu anlatacağız. Birkaç hafta önce Havin Kılıç adında bir kız voleybol turnuvasına hazırlanıyordu. Meslektaşımız Sune Rasmussen, yükselen bir yıldız olduğunu söylüyor.

Sune Rasmussen: Havin Kılıç, voleybol fanatiği bir aileden gelen 12 yaşındaki bu kız. Babası eski bir voleybolcuydu ve şimdi bir hakemdi, amcası da aynı şekilde.  

Ryan Knutson: Havin'in oynadığı videolarda belinde sallanan uzun at kuyruğunu ve top için nasıl koşturduğunu görebilirsiniz. İki numaralı formayı giyiyor ve hızlı. Havin, Akdeniz'de küçük bir ada ülkesi olan KKTC'den Şubat ayı başlarında takım arkadaşlarıyla birlikte Türkiye'deki bir turnuvaya gitti. Ekip, bölgeyi iki büyük depremin vurmasından hemen önce geldi.

Sune Rasmussen: Türkiye'nin güneydoğusundaki Adıyaman’a gelen ve yaşları 12 ila 14 arasında olan kız ve erkek öğrencilerden oluşan takımda yaklaşık 55 oyuncu vardı.

Ryan Knutson: Takımın başantrenörü, İsias Otel'de rezervasyon yaptı. Havin ve takım arkadaşları, gelmeden bir gün önce bölünmeleri gerektiğini öğrendiler. İsias Oteli tüm ekibe oda sağlayamadı, bu yüzden bazı çocuklar yaklaşık iki blok ötedeki başka bir otelde kaldı.

Otel değişikliği kaderlerini değiştirdi

Sune Rasmussen: Sadece otel değiştirmek oldukça önemsiz bir karar gibi görünüyor ancak sonradan anlaşılıyor ki herkes için son derece dramatik sonuçlar doğuracak bir karardı. Havin ve amcası arasında voleybol aracılığıyla açıkça bir bağ var. Ailesi, ondan sadece aile içinde değil, Kıbrıs için voleybol için bir umut olarak bahsediyor.

Ryan Knutson: Amcası Sedat Türkiye'deki turnuvaya yeğeniyle gidemedi. Kıbrıs'ta evinde kalmak zorunda kaldı. 6 Şubat günü saat 4:17'de bir şey onu uyandırdı.

Sune Rasmussen: Masanın üzerinde içinde mum olan bir lamba var ve mumdaki alevin alışılmadık bir şekilde hareket ettiğini fark ediyor ancak bunun küçük bir deprem olduğunu varsayıyor ve uykuya geri dönüyor.

Ryan Knutson: Eşi onu birkaç saat sonra uyandırdı, yeğeni ve erkek kardeşinin voleybol turnuvası için bulunduğu Türkiye'yi vuran iki büyük deprem olduğunu söyledi. Sedat, sarsıntıyı yaklaşık 485 kilometre ötedeki Kıbrıs'ta hissetmişti. Karısı, kardeşinin hayatta olduğunu ancak yeğeni Havin'in enkaz altında kaldığını söyledi. Bunun üzerine Sedat ve Havin'in annesi havaalanına koştu. Uçak bulmayı başardılar ama turnuvanın düzenlendiği Adıyaman'a varmaları uzun zaman aldı. Sonunda indiklerinde ürkütücü bir manzarayla karşılaştılar.

Sune Rasmussen: Akşam saat 9:30, hava karanlık, donma noktasının altında ve havaalanına indiklerinde orada kimse yok. Kimlikleri veya pasaportları kontrol edilecek kimse yok. Taksi yok, otobüs yok. Tüm elektrikler kesildiği için dışarıdaki sokak lambalarında bile ışık yok.

"Kimsenin sağ çıkma imkanı yoktu"

Ryan Knutson: Sonunda Sedat, onu Havin ve babasının kaldığı İsias Oteli'ne götüren bir ambulansa binmeyi başardı. Otel harabe halindeydi. Sedat, battaniyeye sarılı kardeşi Recep'i kaldırımda çaresizce gördü ve orada, dışarıda, soğukta birbirlerine sarıldılar.

Sune Rasmussen: Sedat bana, “Buradan kimsenin sağ çıkmasına imkan yok” diye düşündüğünü anlattı. Ama ağabeyi ile otururken bunu birbirlerine söylemediler. Orada oturup sabaha kadar beklediler. Sabah erken saatlerde arama kurtarma ekibi çalışmaya başladı. 

Ryan Knutson: Sedat, yeğeni için kazıya yardım etmek istedi ve hayatta kalanları bulabilmek için kazmaya başladı. Sune, bunun yavaş ve acımasız bir süreç olduğunu söyledi. 

Sune Rasmussen: İnsanlar hala enkaz altında akrabalarını bulmayı umuyorlardı, bu yüzden ortalık sessizdi. Yeraltından gelen sesleri duyabilmek için birbirlerini susturuyorlardı. Yani kasabada yürürken gerçekten duyduğunuz tek şey, hayatta kalanları bulmaya çalışmak için molozları karıştıran kazıcılar ve ekskavatörlerdir. Bunun ürkütücü bir şekilde sessizlik vardı. Birini bulmaları birkaç günlerini alıyor. Enkazdan çıkardıkları ilk iki ceset yetişkinlere aitti. Bir antrenör ve bir yardımcı. Sonra, erkek voleybol takımından yaşları 12 ile 14 arasında olan iki genç erkek kardeş. Yavaş yavaş tüm ekibi ve yetişkinleri çıkardılar ama hiçbiri hayatta değildi.

Ryan Knutson: Peki ya Havin?

Sune Rasmussen: Deprem Pazartesi günü erken saatlerde oldu ve Cuma sabahı Havin'i buldular.

Ryan Knutson: Isias Oteli'nin enkazından çıkarılan ekipteki herkes ölmüştü. 25 öğrenci ve 10 yetişkin. Peki diğer otelde kalan oyunculara ne oldu?

Park Otel neden yıkılmadı?

Sune Rasmussen: Hepsi hayatta kaldı. Diğer otel 300 metre ötede. Birbirlerine çok benziyorlar. Park Otel’deki bir balkondan İsias Otel’i görebiliyorsunuz. Park Otel’in dışında biraz hasar var ancak çökmedi ve orada kimse ölmedi. 

Ryan Knutson: Neden? Yani bu iki otel bu kadar birbirine benziyorsa neden biri çöküp diğeri ayakta kaldı?

Sune Rasmussen: Bence bu sorunun cevabı, Türkiye'nin şu anda içinden geçtiği hesaplaşmanın merkezinde yer alıyor. Adıyaman'da eskiden İsias Oteli olan yere gittim ve burayı bulabilmemin tek nedeni Google Haritalar'da aramış olmamdı. Bina tamamen yok olmuştu.

Ryan Knutson: Türkiye iki büyük fay hattı üzerinde yer alıyor ve daha önce yıkıcı depremler yaşadı. 1999'da İstanbul yakınlarında meydana gelen depremde 17 binden fazla insan hayatını kaybetti. Daha sonra milletvekilleri daha güçlü inşaat gereksinimleri için baskı yaptı, ancak daha katı yasalara rağmen birçok yeni inşaat hala yasalara uygun değildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu binaları onarmak ya da yıkmak yerine inşaatçılara af çıkardı.

Sune Rasmussen: Daha önce yasa dışı olduğu veya bina kodlarını ihlal ettiği tespit edilen inşaatları ve binaları yasallaştıran da bu af oldu.

Ryan Knutson: Bu af, bina kodunu ihlal edenlerin bir ücret ödemeleri halinde bu durumdan kurtulmalarına izin verdi. Diğer Türk cumhurbaşkanları daha önce inşaat affına izin verdiler, ancak Erdoğan gibi değil. 2019'da affı kampanyasını kullandı.  Erdoğan, yaygın inşaat affının bir inşaat patlaması yaratacağını, istihdam yaratacağını ve çok ihtiyaç duyulan konutları sağlayacağını söyledi. Sune, Erdoğan hükümetinin hem cumhurbaşkanı hem de başbakan olarak iktidarda olduğu 20 yılda birçok kez af teklif ettiğini söylüyor.

Sune Rasmussen: Bunu çoğunlukla seçimlerden önce yaptı.

Ryan Knutson: Pekala, şunu açıklığa kavuşturmama izin ver. Yani bir tür siyasi program var, öyle ki kod ihlalleri olduğu tespit edilen binalar, başka bir deyişle içinde bulunması güvenli olmayan binalardaki ihlaller bu af programı kapsamında kolayca ortadan kaldırılabiliyor. Onları düzeltmek veya değiştirmek zorunda değiller, sadece ücretsiz bir geçiş hakkı kazanıyorlar.

Sune Rasmussen: Evet, bu doğru. 

İmar affı için uyarılar vardı

Ryan Knutson: Sune, birkaç yıl önce Erdoğan yeni bir af için bastırırken, çoğu milletvekilinin bunu desteklediğini ancak uyarıların da olduğunu söyledi.

Sune Rasmussen: Halkların Demokratik Partisi'nden bir milletvekili vardı ve bu milletvekili Meclis'e giderek "Güneydoğu gibi bir deprem bölgesinde bu inşaat aflarını kullanırsanız onbinlerce insanın hayatını riske atarsınız" dedi.

Ryan Knutson: Ancak 2018'den bu yana hükümet, af politikaları kapsamında yedi milyon lisans verdi.

Sune Rasmussen: Yani bu aflar yaygınlaştı, ülke genelinde uygulandı ve sadece Adıyaman'da 11 bin civarında bina bu affı aldı.

Ryan Knutson: İsias Oteli de aftan yararlandı mı?

Sütunların inceltildiği belli oluyor

Sune Rasmussen: İnşaat affı alındığını kesin olarak söyleyemem. İddiaya göre, bina kodlarına uymuyordu. İnternette, sütunların alışılmadık derecede ince göründüğü otel lobisinin fotoğraflarını görebilirsiniz. Süpermarketler, oteller bunu yapıyor. Süpermarkette yiyeceklere, lobide yer açmak için ya da Isias Otel’in yeraltı otoparkı örneğinde olduğu gibi daha fazla yer açmak için sütunları inceltiyorlar.

Ryan Knutson: Isias Hotel'in ye altı otoparkının fotoğraflarında da benzer sütunlar görülüyordu.

Sune Rasmussen: Fotoğraflarda net bir şekilde sütunun alt yarısının daha ince olduğu fark ediliyor. 

Ryan Knutson: Konuştuğun mimarlar ve uzmanlar, bu sütunların görünümü ve bu otelin görünümü hakkında ne dedi?

Sune Rasmussen: Bunun deprem bölgesinde tehlikeli yapılaşmaya örnek olduğunu söylediler.

Ryan Knutson: Isias Oteli’nin sahibi konuyla ilgili yorum yapmadı. Depremden bu yana, Türkiye genelinde çok sayıda kalitesiz inşaat raporu var. Peki şimdi insanlar Erdoğan ve bu imar affı politikası hakkında ne diyor, şimdi deprem oldu ve bu korkunç bilançoyu görüyoruz?

Sune Rasmussen: Pek çok Türk, içinde yaşaması güvenli olmayan binaların kitlesel olarak yasallaştırılmasına yol açan bu politikalar nedeniyle Erdoğan'ı eleştiriyor.

Ryan Knutson: Peki Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda ne söylüyor?

Sune Rasmussen: Erdoğan, Türkiye'nin güneyindeki etkilenen binaların yüzde 98'inin 1999'dan önce inşa edildiğini söyleyerek, bunların görev süresi boyunca inşa edilmediğini ve yasallaştırılmadığını ima etti.

Ryan Knutson: Türk Mühendisler Odası ve Ankara Mimarlar Odası bu rakamlara itiraz etti. Bu ay meydana gelen depremlerden bu yana 200'den fazla kişi yasal işlemle karşı karşıya.

Sune Rasmussen: İnşaat yönetmeliklerini ve inşaat kısıtlamalarını ihlal etmekle suçlanan müteahhitler, bina yöneticileri, arsa sahipleri hakkında bir dizi tutuklama oldu.

Ryan Knutson: İsias Oteli'nin sahibi de dahil. Geçen hafta Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı, otel sahibinin tutuklandığını ve üç otel müdürüyle birlikte soruşturmaya tabi tutulduğunu söyledi. Bu politikadan birini sorumlu tutmak gerçekten mümkün mü? Çünkü bu yasal bir politikaydı. İnşaatçılardan yetkililere kadar, bu binaların kurallara uymadan inşa edilmesine ve ayakta kalmasına izin verme kararına dahil olan pek çok kişi vardı.

Sune Rasmussen: Evet. Çünkü bir bina için af çıkarsanız bile onu depreme karşı korumaktan sorumlusunuz.

Ryan Knutson: Diğer bir deyişle, af, daha önce mevzuata uygun olmayan binaları yasallaştırsa da, deprem durumunda bina sahibini sorumluluktan kurtarmaz. Tutuklanan insanlar karar ağacını neresindeler? Çoğunlukla binaları inşa etmekten ve tasarlamaktan sorumlu kişiler mi?

Sune Rasmussen: Henüz yüksek kesimden birinin yargılandığını görmedik. Burada tüm sorumluluğun siyasetçilerde olmadığını belirtmek de önemli. Türkiye'de bir binanın yasallaşması çok katmanlı bir süreç ve bu afları çıkaran hükümetten, binaları inşa eden mühendislere kadar uzanıyor.

Ryan Knutson: Uzmanlar, bu af programlarının bir sonucu olarak bu depremde ölü sayısının çok daha fazla olduğuna dair herhangi bir tahminde bulundu mu?

Sune Rasmussen: Hayır, bence bunu ölçmek çok zor ama Türkiye'deki kalitesiz inşaat uygulamalarının bu trajedide önemli bir rolü olduğundan kimsenin şüphesi olduğunu sanmıyorum.

Ryan Knutson: Bu felaketi daha da üzücü yapan da bu, bu kadar kötü olmak zorunda olmaması.

Sune Rasmussen: Evet, sadece hayatlarını yaşamaya çalışan insanlar etkilendi bundan. Kıbrıs'tan 25 öğrenci için sahada bu kadar ölümcül sonuçları olan popülist bir politikanın daha keskin bir örneğini hatırlayamıyorum. Türkiye'nin güneyindeki pek çok insan, Ankara'da uygulanan politikalarla enkaz altında kalan insanların kaderi arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu söyleyecektir.

"Hayatta kaldığı için suçluluk hissediyor"

Ryan Knutson: Af çıkarmaktan kim sorumlu olursa olsun, hayatta kalanların acısını dindirmiyor. Sune, Havin'in hayatta kalmayı başaran koçlarından biriyle konuştu.

Park Otel'de kalan voleybol antrenörü Ali Osman Nurettin, hayatta kaldığından beri suçluluk duygusuyla mücadele ettiğini söyledi. Antrenör "Hayatta kaldığım için kendimi şanslı hissetmiyorum" dedi.

Sune Rasmussen: Ona hayatta kaldığı için kendini şanslı hissedip hissetmediğini sordum ve o da, tabii ki kendini şanslı hissetmediğini söyledi, "Hayatta kaldığımdan beri her gün gerçekten daha zor oldu” dedi. Sanırım hayatta kalanlar suçluluk duygusu hissediyor ama o ayrıca ölen tüm çocukların ebeveynlerine karşı gerçekten suçlu hissediyordu. "Bu anne babalar çocuklarını bize emanet ediyor" dedi.


Ryan Knutson: The Journal'ın sunucusu Knutson, Ryan Knutson, 2009 yılında UO Gazetecilik ve İletişim Okulu'ndan mezun oldu. Knutson, UO'da ikinci sınıf öğrencisiyken Oregon Daily Emerald'ın şimdiye kadarki en genç yazı işleri müdürü oldu. Üniversiteden sonra ve üniversite sırasında The Oregonian, OPB radyosu, The Daily Graphic of Gana ve ProPublica da dahil olmak üzere bir dizi yerde çalıştı.

Suna Rasmussen: Sune Engel Rasmussen, The Wall Street Journal'ın Afganistan, İran ve Kuzey Avrupa'daki olayları takip eden muhabirlerinden biri. Haberleri genellikle insanların yaşamlarının ve geçim kaynaklarının şiddetli çatışmalardan ve ekonomik eşitsizlikten nasıl etkilendiğine odaklanıyor. 2021'de Kabil'in düşüşüyle ilgili haberi, Pulitzer Ödülü'ne aday gösterilen bir paketin parçasıydı. Afgan savaşıyla ilgili kitabı, Danimarka'daki en prestijli gazetecilik ödülü olan Cavling Ödülü için kısa listeye girdi. 2018'de Journal'a katılmadan önce Sune, Guardian'ın Afganistan muhabiriydi. Son on yılda Economist, GQ, Harper's, National Geographic, Newsweek ve TIME gibi dergilerde de yazılar yazdı. Kariyerine memleketi Danimarka'da bir müzik dergisi muhabiri olarak başladı.