"türkiye siyaseti" ile ilgili içerikler
Güven inşa etmeden kazanmak mümkün değil
2002 seçimlerine giden son 4 yılı hatırlayın; 28 Şubat muhtırası, 99 Marmara depremi, 2000 ve 2001 ekonomik krizleri… Bu dört yılda siyasetten bürokrasiye, büyük sermayeden medyaya tüm aktörlere güven tamamen kaybolmuş, seçime o iklimde girilmişti
‘Seyreltilmiş bölge’de hedef gettolaşan mahalleler
İçişleri Bakanlığı 52 kentte 800 mahalleyi göçmenlerin ikamet başvurularına kapattı. Aslında uygulama yeni değil. İstanbul Valiliği’nin 2019’da Esenyurt ve Fatih’te pilot denemesini yaptığı uygulama başarılı olunca ülke geneline yayıldı
28 Şubat zirvesinden neler bekliyoruz?
Muhalefetin imza için buluşacağı zirvede gündem yoğun. İttifak üyeleri başkanlık sisteminden yargıya, kadın haklarından üniversitelere kadar dikenli tüm konularda görüşlerini açıklayacak
Erdoğan bu kez kazanamayabilir
Financial Times’ın dış politika editörü, Türkiye’deki siyasi ortama dair bir makale yazdı. Ülkedeki ekonomik sıkıntılara da dikkat çeken Gardner, muhalefetin hamlelerinin siyasetin nasıl şekilleneceği konusunda belirleyici olacağı görüşünde
Belirsizlik toplumu afallatıyor, savunma kodları değişiyor
Bireysel ve ortak hayat iki ayrı evrende yaşanıyor. Herkes bireysel sorunlarının çözümü, refahı için son derece gayretli ve arzulu. Bu sürece devlet, kurumlar, kurallar karışmasın isteniyor
Kasırgadan çıkış yolu
Araştırmalar genel eğilimi gösterir, toplumun ruh haline dair ipuçlarını verir. Ama bu kasırganın siyasi tercihlerdeki etkisi bugün ölçülenden daha büyük kaymalara neden olacaktır
2022 başlıyor kemerleri bağlayın!
Aslında tüm dünyanın kemerleri bağlamasını gerektiren bir türbülansın içindeyiz ve bu türbülansın artarak devam etmesini bekliyoruz. Sanırım sadece 2021 sona ermiyor; 2021 ile 1971, 1980, 1989, 1994, 2002, 2008, 2016 ve 2018 de sona eriyor
Sorun çözme kapasitesi düşük ülke
Hiçbir sorunu zamanında, zamanın ve toplumun ruhuna uygun olarak çözemiyoruz. Anayasa, Kürt sorunu, Kıbrıs, Avrupa Birliği üyeliği... Yıllar geçiyor, tüm bu “markalaşmış” sorunlar aşılamıyor
Ekonomik sarsıntı bu hikayeyi nasıl değiştirebilir?
Gölün yüzeyindeki buz tabakası son iki ayda yaşanan ekonomik sarsıntılarla hızla erimeye başladı; birden bir balina ortaya çıktı. Her gün değişen fiyatlar ve döviz kuru toplumda büyük paniğe, çaresizliğe ve öfkeye dönüştü. O balina kuyruğunu savurarak buzu bir anda dağıtabilir ama aynı balina hayatı da alt üst edebilir…
Helalleşme nedir ve ne değildir?
Helalleşme bu yıkımın en tepedeki sorumlularına yönelik yapılmış bir hamle değil. Bu “radikal sevgi” söylemi enteresan bir hamleyle siyasetin tepesiyle kavga etmek yerine tabanına konuşuyor. ‘İçinde ne var bilmiyoruz’ demeden önce faydalanmaya bakmalı. Fakat bu kararlılıkla, hep beraber ve tutarlılıkla çalışabilecek bir politika...
Kutuplaşmanın yarattığı buzlar çözülürken
Artık şunu söyleyebiliriz: Kültürel kimlik eksenli ve siyasi kutuplaşmanın yanı sıra yeniden sınıfsal kutuplaşma yükseliyor ve bunun siyasette önemli yansımaları olacak
Helalleşme üzerine...
Hepimizi bu kadar tartıştırıp düşündürdüğüne göre, Kılıçdaroğlu’nun ‘helalleşme’ çıkışını oldukça önemli ve etkili bir müdahale olarak değerlendirmek gerekiyor
İktidar kaybetmeye daha yakın
Ak Parti hem dayandığı ve büyüttüğü “aksermaye aktörlerinde” hem beslendiği “Akyakalılarda” hem de “Ak Partili ahali”de kayda değer biçimde desteğini kaybediyor. Seçmenin gözünde artık iktidar kaybetmeye daha yakın duruyor
Yeni Ak Parti olmak meseleyi çözer mi?
Muhalefet ülkenin karşı karşıya olduğu gerçek beka meselesinin farkında değil. Sanıyor ki Ak Parti’den daha milliyetçi olarak, Ak Parti’den daha popülist söylemlere yaslanarak Ak Parti’den çözülen seçmenin desteğini alabilir
Popülist liderler döneminde sona gelirken
Son 10-15 yıldır hemen her ülkede karşımızda olan popülist liderler ve iktidarlar döneminin sonu göründü. Neredeyse her ülkede muhalefet sağ-sol ayrımına takılmadan geniş ittifaklarla, popülizmin ve otoriterleşme eğilimlerinin önüne geçmeye çalışıyor
Ay’ın karanlık yüzünden çıkmak
Yüz yıllık deneyimden sonra artık şunu öğrenmiş olmamız gerek, yeniyi oluşturma süreçlerine dahil etmediğimiz her kültürel kimliğin, ekonomik sınıfın sorunları, o yeniyi inşa etmenin önündeki en büyük zihni bariyerdir. Bu seçim sürecini hatta ittifakları oluşturma sürecini, ortak ufku inşa etmek için kullanabiliriz, kullanmalıyız da. Çünkü bu memleketin insanları hangi kimlikten, inançtan, sınıftan, yaştan, cinsiyetten olursa olsunlar bunu hak ediyor
Her yiğidin gönlünde bir aslan yatıyor
Her 100 kişiden 35’i oy tercihini ideolojik bir bakıştan yapıyor. “İdeolojik seçmen” diye adlandırdığımız bu 35 kişinin kendini ait hissettiği, doğru bildiği, inandığı bir ideolojisi var ve o bakıştan bir tercihi var. 100 kişiden 25’i ise liderin kim olduğunu önemsiyor, partinin ve ideolojinin önüne lideri koyuyor. Biz onlara “lider takipçisi seçmen” diyoruz. “Taraftar seçmen” olarak adlandırdığımız 20 kişinin partisiyle rasyonel değil duygusal bir ilişkisi var
Uzun ve sert bir kışa girerken
Ülkenin geleceği için yeni bir hikâyeye ve toplumu da bu hikâyeye inandırmaya ihtiyaç var. Sonra da bu hikâyeyi şu adayın, bu kadronun hayata geçirebileceğine dair güveni inşa etmek gerek. Yoksa “Adı en çok bilineni aday yapalım, harika da bir seçim sloganı bulalım” kolaycılığı çok kez yaşadığımız iktidarın siyasi manevralardaki mahareti karşısında büyük hayal kırıklığı yaratabilir
Varlığıyla yokluğu arasına sıkıştığımız Kürt meselesi
Mesele artık yalnızca Kürtlere dair ve Kürtlerden ibaret olmadığı gibi sadece teröre dair ve terörden ibaret de değil. Giderek çok katmanlı, çok boyutlu, çok aktörlü hale dönüşüyor ve doğal olarak daha da karmaşıklaşıyor. Çözüm hala elimizdeyken, çözmemiz gerekiyor
Eksik Türkiye’yi nasıl yöneteceksiniz?
İktidarın pembe söylemleri artık umut değil öfke üretiyor. İktidar seçimi kazansa bile, yurttaşlarının yarısını düşman gördüğü bir ülkeyi nasıl yönetecek? Ya da eksik bir Türkiye hayal etmeyeceğine göre ülkeyi yeniden nasıl bütünleyecek?
Vatandaşın beyanına güven esastır
Türk insanının yüzde 70’i “yeni ürünlerin”, “yeni teknolojilerin”, “yeni fikirlerin” hayatına olumlu katkısı olacağına inanıyor. Ülke için yapılması gerekenler sinir bozucu olsa bile destekleyeceğini söylüyor. Ancak mesele bu talebin yeterince örgütlü ve güçlü olmaması… Siyasetçiler de hangi ideolojiden olursa olsun temel bir zihni eşiğe takılmış durumdalar: Devlet-yurttaş ikileminde önce devletten yanalar
Küresel ara buzul dönemde dış politika
“Sizce Türkiye dış politikasını yürütürken öncelikli olarak hangi ülke ya da ülkelerle birlikte hareket etmelidir?” sorusuna yüzde 24 “Müslüman ülkelerle”, yüzde 20 “Avrupa Birliği ülkeleriyle” karşılığını veriyor. Dış politikada Müslüman ülkelerle birlikte hareket etmesi gerektiğini söyleyenlerin sadece yüzde 8’i, devlet nizamı, hukuk düzeni, ekonomi ve yaşam standardı açısından Müslüman ülkelere benzemesini istiyor
Böyle bir ortamdan icat çıkar mı?
Herkes inovasyon peşinde ama her sabah işini kaybetme kaygısıyla servise binen birinden inovatif davranmasını bekleyemezsiniz. Düşüncelerin hapsedildiği yerde bir mühendisin tasarım özgürlüğü olduğunu sanmak da büyük yanılgı
Gidişat ve siyasetin fırsatı
Geçmişin intikamını almak yerine geleceğe yürüyebilmek, geleceği hep beraber kurabilmek için siyasi kültürü değiştirmek ve siyasetin itibarını inşa etmek gerek