"evrim ağacı" ile ilgili içerikler
Mutsuzluktan korkmayın
Her alanda mutlu olmayı beklemek anlamsız çünkü bu mümkün değil. Hele ki bu arayış negatif duyguların varlığını görmezden gelme boyutuna ulaştığında öncelikle psikolojiyle, daha temeldeyse biyolojiyle çelişen bir doğaya bürünüyor
Doğayı ‘insanlaştırma’ yanlışı
Bizi antoropomorfizme, yani doğayı insanlaştırmaya iten sebepleri anlamak zor değil, sonuçta aynı yerden geliyoruz. Sorun, sadece olumlu bulduklarımıza odaklandığımızda başlıyor. Hisleri olanları koruyalım da, “insan gibi” olmayan şeyler korumaya değmez mi?
Felaketler unutanı affetmez
Doğa acımasızdır ve afetler kendilerini sadece arada bir hatırlatır. Doğal afetlere hazırlık, kendilerini hatırlattıklarında değil, hatırlatmadan önce yapılır. Çünkü çat kapı hayatımıza girdiklerinde artık iş işten geçmiştir, bundan kaçış yoktur
Akdeniz ormanları yangına bağımlıdır
Kaliforniya, Şili, Güney Afrika’daki gibi Akdeniz ormanlarının da gelişebilmesi için yanması gerekir. Bu coğrafyalar yangınlarla evrimleşmiştir, hatta türlerin bir kısmı bizzat yangın başlatır.
Bebekler neden pislik yer?
Yenidoğanlar ve küçük çocuklar tanımadıkları şeyleri toplar ve ağzına atar. Bu davranış, türümüzün evrimsel süreçteki önemli basamaklarından biridir. Çünkü hayvan yavruları besinlerini bu şekilde seçebilmeyi öğrenir
Uzayda ‘gösteriş’ çağı
Bezos ve kumpanyası birkaç saniyeliğine uzaya çıktı ama insanlık daha fazlasını zaten yıllardır başarabiliyordu. Kitlesel kullanım başlarsa zenginler daha çok kazanacak
Milyarderlerin uzayla derdi ne?
Richard Branson uzaya çıktı, Jeff Bezos gün sayıyor. Peki dertleri “insanları” uzaya çıkarmak mı, yoksa “belli insanları” çıkarmak mı? Kamu fonlarını ne kadar kullanıyorlar? İnsanlığın uzay macerasında bu sorular bir an önce yanıt bulmalı
Mitokondri’yi öğrendik de ne işimize yarayacak?
Birçok öğrenci eğitim hayatı boyunca en az bir kez de olsa bu soruyu sormuştur. Haklı da değiller, haksız da... Fizikte, biyolojide öğretilen birçok şey fazlasıyla önemli, yeter ki gerçek hayatla nasıl ilişkilendirilecekleri öğretilsin
Yeni akrabamız Ejderha Adamı
Çin’de bulunan 146 bin yaşındaki “Ejderha Adamı” insana benziyor ancak Homo sapiens dememize engel olan belirgin izler taşıyor. Yine de uzmanlar, bize Neandertaller’den daha yakın bir tür olabileceğini düşünüyor
Büyük filtre bizi de eleyecek mi?
Ne kadar arasak da uzayda yaşama dair iz bulamadık. Belki çok uzakta, belki doğru şekilde bakmayı bilmiyoruz. Filtre Hipotezi’ndeki gibi medeniyetler geliştikçe kendilerini yok ediyor da olabilir. İklim değişikliğinin etkileri, sanki bunun kanıtı
Evrimi görebilmek için milyonlarca yıla gerek yok
Evrimin gerçekleşmesi için sadece bir-iki neslin geçmesi bile yeterli olabilir. Tabii ki değişimin büyüklüğü, nesil sayısı ve seçilim baskısının şiddetine bağlı. Ama sonunda ufak değişimler birikecek, büyük değişimlere dönüşecektir
Uyku hakkındaki mitler ve gerçekler
Evet, bebekler bizden daha tatlı uyuyor. Hayır, az uyumak sizi havalı veya zeki yapmaz. Sadece bitkin düşürür, bilişsel performansınızı zayıflatır. Ancak uykuya dair bilgilerinizi gözden geçirmek, daha sağlıklı bir yaşamın kapısını aralayabilir
İnsan ömrü uzatılabilir mi?
Bilim insanları ölümün sebeplerini farklı seviyelerde açıklayabiliyor. Mesela hücresel ve kromozomal boyutta ölümün nedenlerini biliyoruz. Fakat bunları bilmekle insan ömrünü uzatamıyor ya da ölümsüzlüğe ulaşamıyoruz. Hala çok sayıda bilinmez var
İnsanlığın sonu için gerçekçi senaryolar
“Kontrolden çıkmış bir yapay zeka” ya da “kafamıza düşecek bir meteor” gibi riskleri gündemde tutmak bir popüler kültür işi. Oysa şu anda insanlığı çok daha yakından tehdit eden varoluşsal riskler var
Kafamıza uzay çöpü düşer mi?
Dünya’nın yörüngesini şimdiden irili ufaklı milyonlarca nesneyle doldurduk. Elbette uzayın büyüklüğü içinde bu önemsiz bir miktar. Fakat çöpler, yeni uzay görevleri için riskleri artırıyor. Yörüngedeki uydular açısından da tehdit yaratıyorlar
Işınlanma mümkün mü?
Zuckerberg’in anlattıklarını yanlış yorumlayanlar, “Işınlanma için tarih” verdi manşetlerini attı. Oysa onun söylediği bambaşka bir şeydi. Peki ışınlanma gerçekten olabilir mi, buyrun yanıtı...
Dünyanın eksenini kaydırdık
İnsan kaynaklı iklim değişimi sonucu kutuplardaki buzulların azalması ve hareket etmesi dünyanın eksenini kaydırdı. Bunun etkisini günlük yaşamda hissetmek zor. Ancak iklim değişiminin kendini besleyen bir canavar olabileceği konusunda ipuçları sunuyor
İlk ‘insan-maymun’ melezi
Kaliforniya’da araştırmacılar makak embriyolarıyla insan kök hücrelerini birleştirip 19 gün yaşattı. Benzerleri tarihte defalarca denendi, henüz başarabilen olmadı. Ama genlere hükmedebilirsek, yeni melezler yaratabiliriz. Kilit soru şu: Yapmalı mıyız?
Otizmle ilgili ne biliyoruz?
Otizm zihinsel bir rahatsızlık olarak karakterize ediliyor fakat bilimsel çalışmlara göre otizmli bireylerin yüzde 94’ünde herhangi bir zihinsel sorun yok. Hakkında hala bilmediğimiz çok şey olan otizmi anlarsak, insan beyninin evrimini anlama konusunda önemli bir mesafe alacağız
Bitkiniz sizi duyamaz ama sert müziği sever
Bitkiler elbette iletişim kuruyorlar ama bizimle değil; diğer bitkiler ve mantar gibi canlılarla. Yani onlarla tatlı tatlı konuşmanız bir işe yaramaz fakat en sert metal müzikleri dinletirseniz, yayılan titreşim büyümesine yardımcı olacaktır!
Dünyanın kurtuluşu klonlamada olabilir
Klonlama, zorluklarını ve etik tartışmaları bir kenara bırakırsak canlı hayatın geleceğini kurtarabilir. Nesli tükenen hayvanları koruyabilir, doku ve organları klonlayıp insanlar için tıpta devrim yaratabiliriz
Yaşam için faydalı, insanlık için tehlikeli
SARS-Cov-2 virüsündeki değişimler, faydalı mutasyonlara örnektir. İnsan açısından berbat sonuçlar yaratabilir. Ancak evrim, insanı kayırma amacı olan bir doğa yasası değildir
Mutasyona kendi başına iyi ya da kötü diyemeyiz
Dezavantajlı etkilere sahip bir mutasyon, çevrenin değişmesiyle avantajlı hale gelebilir, bunun tam tersi de olabilir. İyi ya da kötü diyebilmek için o mutasyonun, hayatta kalma ve üreme üzerindeki etkisine bakmak gerekir
Yaşamın dilini değiştirmek mümkün
Genetiğin alfabesi, yeryüzündeki tüm canlılara ortak atalarımızdan mirastır. Yeryüzündeki tüm canlılar, hatta ‘cansız’ virüsler bile bire bir aynı alfabeyi kullanır. Yaşamın dilini anlamak, yazmak, okumak, hatta değiştirmek mümkündür